o günlerde hayatta değildim. ne kadar acı çekildi ne bilirim ne de tahmin edebilirim. ordunun demokrasiyi hiçe sayıp yönetime el koymasını da asla savunmam. ailemin o dönemi yaşayan büyüklerinden dinlediğim kadarıyla memleketteki sağ sol kavgasından aynı mahallenin çocuklarının birbirini öldürdüğünü, insanların sokağa çıkmaktan korkar hale geldiğini işittim.
yine aynı aile büyüklerinin anlattığına göre darbeden 1 gün sonra trt spikerinin haberleri sunarken "bugün memlekette hiç bir olay yaşanmadı" diye anons geçtiğini, yönetime el koyan ordunun talimatıyla herkese oturduğu evin duvarlarındaki yazıların boya ile sildirildiğini, her binanın önüne çöp tenekelerinin yerleştirildiğini bu sayede vatandaşın çöpünü sokağa rastgele atmadığını da dinledim.
ordu yönetime el koyarak kardeşin kardeşi katletmesini önledi. siyasilerin görevi olan huzur ve refahı belki zor kullanarak, demokrasiyi yani halkın iradesini çiğneyerek sağladı.
bugün, bu darbeyi gerçekleştiren ordu, amerika himayesindeki gizli bir örgütün* etkisi altında kalmakla, terör belasını beslemekle suçlanıyor.
hiç tezat gelmiyor mu bu size. halkı halka rağmen koruyan ordu, şimdi neden kendi halkını katletsin?
baskın oran a gelince. eğer milletvekili seçilebilseydi bugün ufuk uras la beraber bdp saflarında yer alacak, şehit cenazesine değil terörist cenazesine katılıp intikam yazan pankartın altında poz verecekti.