her şey mükemmel demek ki allah var diyen insan

entry31 galeri video1
    21.
  1. an itibariyle son entry mi girdiğim; daha önce söyleyeceğimi fazlasıyla söylediğim halde söylemediklerimi (ve hatta düşünmediklerimi dahi) söylemişim (veya düşünmüşüm) gibi gösterilen; söylediklerimin bazısı es geçilen, aradan cımbızla laflarımın seçildiği; iki farklı durum için söylediğim iki farklı şey sanki tek bir ifadeymiş gibi bana tekrar sunulan ve tüm bu sebeplerle fikir teatisi prensiplerine uymadığı için daha fazla vaktimi harcamayı gereksiz gördüğüm önerme.

    1. öncelikle bazı şeyleri açıklığa kavuşturmakta fayda var. islamcı nedir? islam mı alır islam mı satar? din bilimlerinde uzmanlaşan ve kendisine islam dinini çalışma sahası olarak seçen bilim adamı mıdır? nedir islamcı vıdı vıdısı? amiyane tabire de inecke olursak islami konuda hassasiyeti yeterli ölçüde yerleşmemiş kimselerin islami şeriat kanunlarını geri getirmeye uğraşanlara yakıştırdığı tabir midir? eğer söz konusu kişi kendisine bir çerçeve belirlememişse, kişi yapar tanımını, ve karşısındaki söz konusu kişinin bu tanıma yakın olduğunu belirtir ve başına "bence şöylesin" veya "bence şu tanım ayakın hareket ediyorsun" der. karşısındakine de cevap hakkı tanır. karşısındaki söz konusu kişiden de onay alırsa bu tabiri kullanmaya devam eder.

    yukarıda kendi bilgim dahilinde yapmaya çalıştığım islamcı tanımlarına göre ben bir islamcı değilim. ben Allah'a inanan ve "Elhamdülillah müslümanım." diyen liberalizme yakın bir düşünce yapısı olan bir bireyim. (liberalizmin kökü olan liberty yani özgürlük kökünden yola çıkarsak özgürlüğün tanımı karşısındakinin özgürlüklerine müdahale ettiği noktada özgürlük biter diyebilirim. bu tanım geçerli sayılmak şartıyla kendim için liberal diyebilirim. yine de kendimi çerçeveleri belirli dünya görüşlerinden herhangi birisini seçerek sınırlandırmak istemediğimden dolayı liberal demiyorum diyemiyorum. zira elimden geldiğince her görüşe veya en azından ifade edilmesine açığım.)
    (#8489654)
    (#8673721)
    (#8508405) (körü körüne din ile ilgili her şeyi savunmadığımı kanıtlamak adına)
    (#8563662) (allah rahmet etsin. yapanların da cezasını versin)

    2. kimilerinin ergonomi sözcüğünün anlamını öğrenmeye acilen ve şiddetle ihtiyacı var.

    3. ben istisnasız her lafımın arkasındayım. ne demişim?
    --spoiler--
    tanıdığım ve karşılıklı saygı çerçevesinde tartıştığım ateist arkadaşlarım oldu ama bu sözlükteki kadar pezevenk ateisti bir arada görmediğim için nasıl karşılık vereceğini bilemiyor insan.

    ne? saygılı mı olayım? saygılı ol saygı gör. efendi ol efendi bul.

    ateistler için edited by teyology: kullandığım ifade son derece nettir. sözlükteki tüm ateistlere laf atmıyorum. saygı sınırlarını aşanlar için kullanıyorum.
    --spoiler--
    yazım 15 temmuz 2010 tarihli. gönül isterdi ki edit tarihini de görebilelim ama heyhat. bazı entrylerde bu sözün kendisini hedef almışçasına yazılmış olduğunu düşünenlerin olduğunu gördüğümde aklımda yanlış kalmadıysa 16 temmuz tarihinde değiştirdim (herhangi bir ifadeyi değiştirmeden ekleme yaptım.
    --spoiler--
    ekleme: saygı çerçevesinde fikir teatisinde bulunan ateistleri her zaman tenzih ederim. inanan insanların kutsallarına saygısızca davranan ve küfreden ateistlere pezevenk dedim. yine de diyorum.
    --spoiler--
    karşılığında aldığım yanıt ise şu oluyor.
    --spoiler--
    umarım gördüğü ateiste kısaca pezevenk diyen özürlü kardeşimiz takip edebiliyordur anlattıklarımı.
    --spoiler--
    bense inatla diyorum ki ben şahısları hedef almam. (lafım ortaya diyorum. kalabalığa metin diye bağırıyorum. adın metin değilse sen dönüp bakma diyorum. adın metin değilse niye bakıyorsun diyorum. amiyane tabirle yarası olan gocunur diyorum.) bunu ne şekilde demişim peki?
    --spoiler--
    ekleme: saygı çerçevesinde fikir teatisinde bulunan ateistleri her zaman tenzih ederim. inanan insanların kutsallarına saygısızca davranan ve küfreden ateistlere pezevenk dedim. yine de diyorum. (14 numaralı entrymin sonunda)
    --spoiler--
    bunun arkasında durduğumu da 20 numaralı entrymin ilk paragraflarında söylediğim şu cümle ile perçinlemişim.
    --spoiler--
    sözlük ortamı olduğu için üstteki entrylere cevap niteliğinde yazmadım hiç. her daim genelleme yaptım. saygı çerçevesini aşan ateistlere söylediklerim de buna dahil, önermeye önerme ile karşılık verilmesine de öyle. ama birileri üzerine alınmış. sen saygılıysan sözüm seni kapsamaz anlamı çıkmaz mı? niye celalleniyorsun ki?
    --spoiler--
    aynı entrymin sonuna ise şunu eklemişim.
    --spoiler--
    yav bırak inanmıyorsan inanma arkadaş. cehennemin dibine o zaman. senin inancın sana benim inancım bana. bakıyorsun genelde ateistler provake ediyor. kutsallara sayıyor sövüyor. karşılık görünce hani nerde hoşgörü diyor. peh. (bu edit genelleme içermektedir. kimseyi hedef almamaktadır.)(paranoyak oldum ya kimse üzerine alınmasın diye yazdıklarımı)
    --spoiler--
    yav bu kadar ısrarla "ben sana ona buna nokta atışı demedim onu. ben lafımı ortaya yazıyorum. insanların hassasiyetlerinin olduğu noktada kutsal saydığı şeylere karşı terbiye sınırlarının dışına çıkan, kutsalları çiğnemeye çalışanlar pezevenktir." dememe rağmen ısrarla "sen bana pezevenk dedin. çünkü bunu benim entryimden hemen sonra dedin" diyen varsa ya provoke edip, kızdırıp üslubumu yanlış bir hale getirmeme çalışmaktadır, ya da benim yazdığım her şey boşunadır. kişi bir düşünceye saplanınca başka şeyi görmemektedir.

    4. gelelim tezatlara

    a)
    --spoiler--
    şimdi iddia makamına diyorsun ki, bak bu senin dediğinin adı aslında argument from design ve bunu ilk çıkaran skolastik dominiken papaz aziz thomas -st. thomas aquinas -, somme theologique kitabında yazmıştır. sonrasında descartes falan hep bunu anlatmış ve bunun karşı argumanları da var. zaten bu thomas bildiğin halde hristiyan ortaçağını başlatan adam, o kadar uçta ve sana karşı. sen hem bu adamın izinden gidiyorsun hem de ben sana bu felsefi varlık ispatı karşısında yüzyılalr boyunca ortaya konulmuş karşıt ispatları sunuyorum.
    --spoiler--
    özellikle "hristiyan ortaçağını başlatan adam, o kadar uçta ve sana karşı. sen hem bu adamın izinden gidiyorsun hem de ben sana bu felsefi varlık ispatı karşısında yüzyılalr boyunca ortaya konulmuş karşıt ispatları sunuyorum." kısmına dikkat!

    şimdi benim buradan çıkarttığım mana şu. bu dediğini falanca kişi kişisi demiş.(evet?) sonrasında filanca fişmekanca kişiler de bunu anlatmış ve karşı argumanları da var. (tamam?) zaten bu kişi hıristiyan ortaçağını başlatmış birisi ve fanatik ve sana karşı (peki?) sen hem bu adamın izinden gidiyorsun hem de ben sana karşı ispatlarını sunuyorum (aha film koptuuuuu.)

    benim buradan çıkarttığım manalardan bir tanesi de benim bana karşı düşüncedeki birinin düşünce sistemini onaylıyor olmama gönderme yapılmış olduğu.

    ben söylediğimin yine arkasında durmuşum ve demişim ki "insanları belli kalıplar içerisine itmek neden? papaz buldu diye neden kullanmayayım (ki kullanmıyorum). arabaya bilmem neye gavur icadı deyip kullanmamamak ne diye?"

    karşılık olarak "şimdi entrymde basitçe diyorum ki, bu başlık güzel bir başlık, bahsedilen şeyler felsefenin içinde yüzyıllardır varolan şeyler ve karşıt iddialar da var deyip iddianın tarihini sunuyorum. kimseye bu adam hristiyan bir papaz onun iddiasını neden buraya koydun demiyorum. öyle demişim gibi yanıt verilerek sözlerimin alçaltılmasını talihsiz bir ergonomiye bağlıyorum. (yine ergonomi) (lütfen okuduğunu anlayabilme yetisine sahip 100 kişiye bu başlıkta entrylerin geldiği gibi orijinal haliyle okut. önden herhangi bir bilgilendirme yapma. yönlendirme olmasın. 100 kişiden bir kişi bile benim dediğim mananın çıktığı düşüncesine kapılmazsa ben senden özür dileyeceğim yanlış anladığım için.)

    b)
    spoiler verilirken bir paragrafım atlanmıştır (cımbızla diğer kısmı çekilmiştir.) ne demişim burada?

    "inanan insanla inanmayan bir insan arasındaki fark nedir? çıkış yerleri farklıdır. hipotezlerini kurarken bir tanesi allah vardır der. sonra kanıtlarını aramaya başlar. evrende baktığı her noktada bunun kanıtlarını görür. evrenin düzenini görür. ve bir yaratıcının varlığına delil olarak inanır. demogoji yapmaya gerek yoktur. benim üst entrylerde de söylediklerim aynıdır. bu bir inanç meselesidir. tek fark çıkılan hipotez farklıdır."

    arkasından eklemişim (önceki paragraftaki tanım atlanırsa bu paragraf askıda kalacak olduğundan dolayı diğer kısmı es geçilmiştir.)

    ateistlerin söylediği bir diğer şey de "allahın yokluğunu ispat etmek gibi bir zorunluluğumuz yok." e be güzel kardeşim. madem öyle benim yaptığımı yap benim hipotezimle yola çık. ispatları bulamazsan benle de paylaş. ama yine aynı yere çıkıyoruz. bu bir inanç meselesi. sen de olmadığına inanıyorsun. bilimsel araştırmalarda bir durum veya zıttı ispatlanamıyorsa ya da reddedilemiyorsa... yapabilecek delilin olsaydı yokluğunu da ispatlardın. kaçmaya çalışmanın alemi yok."

    bu cümle cımbızlandıktan sonra ikinci paragrafına cevap olarak şu cevap gelir ki benim söylediğim şey bu değildir. ya anlaşılmamıştır ya da demogojiye getirilmeye çalışılmıştır. (demogojiye kısaca laf salatası diyecek olursak bu salatanın limonu ve tuzu unutulmuş)
    --spoiler--
    bir şeyin yokluğunun nasıl ispat edileceğine dair hiçbir fikrim yok. ama fikir yürütebilirim. bunu da burada yapıldığı gibi yaparım. çünkü burada tanrının var olduğunun ispatı için akıl yürütülüp biraz da çekiştirilmiş ucundan.
    --spoiler--
    güzel de ben allah'ın yok olduğunu ispat et demiyorum ki kimseye. benim hipotezim allah var. baktığım her şeyi buna delil olarak görüyorum. (sanırım ergonomi sözcüğünden sonra hipotez kelimesinin de anlamına bakılması şart.) bilimsel manada düşünürsek bir sorunun cevabını bulmak için (fen bilimleri alanında da sosyal bilimlerde de) hipotez bir önermenin doğruluğu veya yanlışlığını ispat etmek için olmazsa olmazdır. herhangi bir ateist allah yoktur demesin. alsın benim hipotezimi kullansın. (güya desin içinden) allah var desin. sonra buna kanıt aramaya başlasın. allahın varlığını kanıtlamaya çalışsın. inanan insanların kanıt olarak gördüğü noktalardaki farklarını sunsun. al sana allah'ın olmadığının kanıtı.

    c) çok uzun bir önerme var ki arasından cımbızlama yapmak istemiyorum. yoksa eleştirdiğim hatayı kendim yapmış olurum hepsini de alıntılamak sözlüğe gereksiz yük bindirecğei gibi entrynin de okunurluğunu alıp götürecektir gereksiz yere uzatarak. adım adım yanıtlayalım.

    hepsinden önce mükemmel kelimesinin tanımıyla kavram karmaşası yaratılmaya çalışılmaktadır. 50 gram ağırlığındaki bir tabancanın üzerindeki reseptörle güneş ışığını topladığını ve depoladığını, 5 saniyelik güneş görmesiyle elde ettiği enerjiyi depoladığında bile bu enerjinin 5 ay boyunca yetecek enerjiye karşılık geldiğini, bu tabancanın herhangi bir cephane sorunu olmadığını çünkü havadaki gazlardan kendisine cephane ürettiğini, bu cephanenin atımında bir geri tepme olmadığını, atılan cephanenin atıcının gözleriyle güdümlendiğini, hedef bir tank dahi olsa vuurlduğunda imha ettiğini, hedef imha edildiğinde ortaya herhangi bir şarapnel sorunu çıkarmadığını sadece hedefi imha ettiğini varsayalım. (ütopik bir silah değil mi) bir silah olarak ondan beklenen her şeyi karşıladığına göre bu silah mükemmeldir. kendisinden beklenilen görevi kusursuz bir şekilde yerine getiren her araç mükemmeldir. şirin olmasına, güzel olmasına insanlık için ulvi değerler taşımasına gerek yoktur. bir arı da mükemmeldir. bilim adamlarının arının uçmasını fiziksel olarak açıklayamıyor olması mucizevi bir şifa kaynağı olan balı üretmesi çiçekleri taşıdığı polenlerle döllemesi ve doğadaki dengeyi sağlaması, yuvalarını talan eden eşek arılarına karşı kanatlarını çok hızlı çırparak ürettikleri ısıyla eşek arısını öldürmeleri vs mucizevi olaylardır. arılar bir tasarım harikasıdır. mükemmeldir. ama arılar da sokar. insanlara zarra verebilir. bu mükemmelliklerinden zerre kadar bir şey götürmez. kendisinden beklenilen görevler bellidir. evet inekler de uçamaz. ama süt verirler etinden faydalanılır. kuşlar uçar ama süt vermez. ama yine de hepsi mükemmeldir. kendisinden beklenilen görevleri yerine getirirler.

    kabenin tarihçesine bakalım.
    --spoiler--
    Kuran'daki açıklama, Kabe'nin yapılışı hakkındaki rivayetlere göre, Hz. Adem ile Havva cennetten çıkarıldıkları vakit yeryüzünde Arafat'ta buluşurlar, beraberce batıya doğru yürürler.Kabe'nin bulunduğu yere gelirler. Bu esnada Hz. Adem, bu buluşmaya şükür olmak üzere Rabbine ibadet etmek ister ve cennette iken, etrafında tavaf ederek ibadet ettiği nurdan sütunun tekrar kendisine verilmesini diler. işte o nurdan sütun orada tecelli eder ve Hz. Adem, onun etrafında tavaf ederek Allah'a ibadet eder. Bu nurdan sütun Hz. Şit zamanında kaybolur, yerine bir taş kalır. Bunun üzerine Hz. Şit, onun yerine taştan onun gibi dört köşe bir bina yapar ve o siyah taşı binanın bir köşesine yerleştirir. işte bugün Hacerül Esved diye bilinen siyah taş odur. Sonra Nuh tufanında bina kumlar altında uzunca bir süre gizli kalır. Hz. ibrahim Allah'ın emri ile Kabe'nin bulunduğu yere gider. Oğlu ismail, annesi ile birlikte orada iskan eder. Sonra ismail ile beraber Kabe'nin yerini kazar. Hz. Şit tarafından yapılan binanın temellerini bulur ve o temellerin üzerine bugün mevcut olan Kabe'yi inşa eder. Ayette “Beytullah'ın temellerini yükseltiyor” cümlesi bunu ifade eder.” (Bakara Suresi – Ayet no: 127)
    --spoiler--
    piramit mi yok Allah için yapılmış. al sana kabe.

    yanlış bilinen durum ise piramitlerin tanrılar için yapıldığı zannıdır. piramitler firavunların ve devletin diğer önde gelenlerinin mezarlarıdır.

    dinozorlar sevimli değillerdir. ama kendilerindne beklenilen sevimli olmaları değil dünyadaki dengeyi sağlamalarıdır. (sinek de sevimli değildir. ama sinek populasyonu biterse zincirleme şekilde birbirine giren dünya üzerindeki yaşam.)

    islam inanışına göre islam, hıristiyanlık, yahudilik dinlerinin inandıkları ilah aynıdır. o da allah'tır. bu konuda demogoji yapmaya değilmiş gibi göstermeye çalışmaya gerek yoktur. komik duruma düşülür sadece.

    yunan mitolojisinde ve mısırda inanılan çoklu tanrı inancındaki tanrıların yokluğunu ispatlamak için uzunca bir kitap yazmak lazım. ama çok özet bir şekilde şu denilebilir. (hipotezimiz bu tanrılar var) çok kısıtlı bir hayal gücüyle bu tanrılar insan suratinde tasvir edilmiştir. insanlar gibi yemek yeme içme ihtiyaçları vardır. aralarında cinsellik yaşarlar. doğururlar. (hadi diyelim ki buraya kadar sorun yok) aralarında iş paylaşımı yapmışlardır. dünya üzerindeki toplumların kendi içlerinde ve aralarındaki ilişkileri,(aşk, savaş, ticaret, tarım, doğum, ölüm, sağlık vs vs) bazı doğa olaylarını (nil nehri, yağmur, rüzgar, vs. vs) tanrılar idare etmektedir.

    ama bu çok tanrılı dinlerin açıklayamadığı şey başlangıcı olan bir şeyin sonu da olacağıdır. hadi bunu es geçtik. bu tanrılardan herhangi birisini ele alacak olursak doğumuna kadar dünya üzerinde onun yetki sahasındaki ilişkiler nasıl gerçekleşmekteydi. hadi diyelim o da oldu. doğan ama ölmeyen ve sürekli olarak çoğalan bir tanrı populasyonu doğru olsaydı bugün kişi başına 5-10 tanrı düşerdi ki aralarında nasıl anlaşacaklardı?

    ya onu da geçtik bu tanrılar insanlarla da cinsellik yaşadıklarına göre (herkülün doğumu) dünya yaşanmaz bir yer haline gelecekti.
    geçelim.
    --spoiler--
    bilimselliği de götünden anlamaya gerek yok, bilim varlığı gözlemlenebilen bir şey için, bir iddia sunar önce, der ki bu iş bence böyle oluyor. sonra bu iddiasını tekrarlanabilir benzer değerlerle ölçülerle denemelerle kontrol eder, tutuyorsa böyleymiş evet der, tutmuyorsa acaba nasıl deyip başka bir iddiaya yönelir.
    --spoiler--
    --spoiler--
    bu konuda bir şey söylemeyeceğim, yazarımızın bilimin ne olduğu konusunda hiçbir fikri olmadığı belli çünkü.
    --spoiler--
    bu paragraf baltanın taşa vurulduğu paragraftur aslında. yüksek lisans diplomasına sahip bir yazar olarak şunu iddia edebilirim ki (eğer iddia sahibi kişi doktora mezunu değilse,) bizzat içinde görev aldığım veya yazımında görev yapmış olduğum bir kaç ona tane proje, makale, kongre sunumları vs ile, çorbada tuz miktarında da olsa yardımım olan başkalarına ait yayınlarda yardımcı olmam ve okuduğum 1000lerce bilimsel makale sayesinde iddia sahibinden daha fazla bilgi sahibiyimdir bilim ve çalışma algoritması hakkında.

    bilim başta hipotezini kurar. der ki bu böyledir. deney ve/veya gözlemlerle ispatlamaya çalışır. doğrularsa evet der bu doğrudur. doğrulayamazsa çalışılan konunun durumuna göre yalanlayabilir ya da en azından bunun böyle olduğu her zaman açıklanamaz der. (olasılık koyar ama reddetmez.) bilim budur.
    geçelim.

    bilimin var olduğunun net bir şekilde görülebilen şeyleri araştırdığını sanmak bilgi eksikliğinden kaynaklanmaktadır. sosyal bilimler (her zaman) elle tutulan gözle görülen "varlıkları" araştırmaz. suret aramaz. kavramı tartışır. (özetle felsefe de bir bilimdir.)

    tdk der ki:
    neden: Bir olayı ve durumu gerektiren, doğuran başka olay veya durum, sebep.
    nasıl: Bir işin ne biçimde, hangi yolla olduğunu belirtmek için kullanılan bir söz.

    bilim bir şeyin sadece nasılını değil nedenini de açıklar. aynı yer çekimi örneğini kullanırsak sadece nasılı açıklanmış olsaydı yer mi çekiyor gök mü itiyor sorusunun cevabı yer çekiyor denmesiyle sona ererdi. ama nedenine girildiğinde tüm kütlelerin birbirini çektiği, dünyanın kütlesinin üzerindeki kütleleri çektiği yorumuyla nedenine de girilmiş ve ancak bu şekilde açıklanmıştır.

    asıl yazarımız bilim hakkında ufacık da olsa bilgisi olsaydı benim ne demek istediğimi anlardı. ben ısrarla aynı şeyi söylüyorum. "hipotez" diyorum. benim hipotezim bir yaratıcı vardır. sonra gözlemlere başlıyorum. kainattaki eşsiz dengeyi, bir ağacı bir kuşu bir arıyı bir sineği, insanın ufacık bir tek hücreden karmaşık bir organizmaya dönüşmesini, aynı hücreden oluşan dokuların, yapılarının ve görevlerinin farklılık arz etmesi, her bir organın çalışmasını ayrı ayrı ele aldığımızda bunun tesadüfle olamayacak kadar karmaşık olması, hücreye girdiğimizde hücrenin çalışma prensibi, düşünme yetisi olmayan bir tek hücre içinde dahi bir irade varmışçasına karmaşık organel işlevleri ve bunların tesadüflerle açıklanamayacak kadar karmaşık olması (örnekler sonsuza götürülebilir)

    eğer ki kişi tanrının yokluğu ispatlayamıyorsa o zaman bilimsel olarak varlığını yalanla. tanrı vardır hipotezini al, onbinlerce örnek içerisinden benim yukarıda saydığım 8-10 örneği başka yollarla açıkla bitir işi. ben seni futbolda yenerim diye iddia ediyorsam ispatını futbol yoluyla ararım. ki istediğim de budur. ama ben seni futbolda yenerim önermesine bana ben de seni basketbolda yenerim önermesiyle karşılık veriliyorsa sorun kimde? önce futbol maçımızı yapalım, basketbol da oynarız.
    geçelim.

    mükemmellik üzerine kavram karmaşasına yukarıda değindiğimize göre gözün kısıtlı olmasının onun mükemmelliğinden hiç bir şey götürmediğini söyleyebiliriz. zira göz ondan beklenilen görevi kusursuz yerine getirmektedir. kaldı ki bir insanın gözü ile bir kartalın gözü ve bir köstebeğin gözü bir değildir. bir insanın kulağı ile en ufak bir tıkırtıya irkilen tarla faresinin kulağı bir değil.
    --spoiler--
    sorun senin beni inancın için tehlike görmen ve benim için bu noktadan sonra hayati bir tehlike olman. bunun tanrı varlığı ile ilgisi yok.
    --spoiler--
    inanılmazsın. müthişsin.

    yobaz kelimesinin anlamına baktığımızda saplantılı fikri olan kişi demektir. beni yobazlıkla suçlayan kişi yobazlık yapmaktadır. ben özgürlükçü düşünelim inanan inansın inanmayan da inanmasın. sadece karşılıklı saygılı olsunlar diyorum, kişi benim için hayati tehlikesin diyor. (aslında gece siyah pelerinimi ve maskemi takıp sokak sokak ateist kesiyorum. şimdilik 358 leşim var.)
    --spoiler--
    ben demedim. -allah allah ben de demedim. peki kim dedi yav. - ben demedim. - sus lan. sen dedin işte.
    --spoiler--
    yukarıdaki konuşmanın tamamı kemal sunal filminde geçmektedir. sus ulana yanıt vermiyorum demenin alemi yoktur çünkü bunu kemal sunal filminde söylemiştir. kayınbiraderi rolündeki dinçer çekmez e söylemiştir. ha eğer sen dinçer çekmez isen de muhatap kişi ben değil kemal sunaldır.

    ]
    --spoiler--
    yazar kendisi önce leonardo görmedim demek ki yok diyor, ben de ben bilemem yok diyen sensin diyorum, ardından da leonardo var demek ki tanrı var diyen kişler diyip beni acuse ediyor
    --spoiler--
    peki aslında ne olmuştu?
    1. ben geniş bir örnek verdim. ironi yaptım leonardo yok resim kendi kendine oluştu dedim. sonra da örneği genişlettim. dedim ki bir resmin dahi kendi kendine oluşacağına inanmayan ateistler o resimden milyarlarca kez daha karmaşık olan evrendeki her bir olgunun kendi kendine yürüdüğüne ve dahası oluştuğuna inanmaktadır dedim.
    2. bana cevaben bir suçlama geldi. bu ne aymazlıktır leonardo var demek ki allah da var dediğim öne sürüldü.
    3. ben de dedim ki o kadar geniş örnek veriyorum arasından kişi sadece bunu anlayabilmiş demek dedim.
    4. şimdi de leonardo var tanrı da var diyen kişiler diyormuşum ben başkalarını suçluyormuşum. (acuse etmek nedir ya? illa ingilizce yazılacaksa iki c ile accuse diye yazılabilir ki accuse etmek yine olmuyor.)

    çarpıtma, demogoji, cımbızlama had safhada.
    neyse ya geçelim.

    bir tezat daha:
    oluş sıralamasına göre şu şekilde gerçekleşmiştir.

    yapılan ek açıklamayla yüksek atlama derdinden kurtarıldığım için teşekkür etmek isterim. (yutmadık ama hadi neyse)
    --spoiler--
    aslında var olan buluşların icatların hepsini müslümanlar yapmış olsa keşke, bu benim savımı destekler sadece. adamlar seninle aynı allaha inandıkları halde tutup, biz bunu anlamadık nasıl oluyor acaba diye yerine senin gibi yapıp anlamıyorum tanrı var hadi gidelim buradan dememişler iyi ki diyorum.
    --spoiler--
    pes diyorum.

    peki ben aslında ne demişim (hem de kaç sefer)

    1.gerçek müslüman (kör cahilleri tenzih edersek) ilimi gereksiz gören insan değildir. aksine evrende var olan bütün bilim dallarının allah'ın eseri olduğunu kabul eden insandır. nitekim allah evrendeki her şeyi bir sebep sonuç ve nasıl ilişkisinde yaratmıştır. gerçek müslümanın görevi bu ilişkiye kafa patlatıp neden nasılını ve sebep sonucunu çözme gayreti içinde olması gerekir. nitekim önceki entarimde bakınız attığım bir diğer alıntı entarimde de bunu başarmış müslüman bilim adamlarının gerçekleştirdiği buluşlar listelenmiştir. (bu başlıkta 14 numaralı entry)
    2.ben açıklayamıyorum anlamıyorum da demekl tanrı var diye de düşüünmüyorum. bu bir inanç meselesi. ben allah'ın varlığına ve her şeyin onun yarattığı sebepler dahilinde olduğuna inanıyorum. bunu diyen ateist ya da deiste de soruyorum sen sankli aksini açıkladın da inanmadık mı? (14 numaralı entry)
    3.inanmayan bir insanın bir yaratıcı yoktur hipotezinden farklı olarak allah vardır hipotezini ispatlamak üzerine yola çıkan ve kainatta gördüğü her dengeyi bir yaratıcının varlığına delil olarak gören kişinin söylemidir.(20 numaralı entry)
    4. inanan insanla inanmayan bir insan arasındaki fark nedir? çıkış yerleri farklıdır. hipotezlerini kurarken bir tanesi allah vardır der. sonra kanıtlarını aramaya başlar. evrende baktığı her noktada bunun kanıtlarını görür. evrenin düzenini görür. ve bir yaratıcının varlığına delil olarak inanır. demogoji yapmaya gerek yoktur. benim üst entrylerde de söylediklerim aynıdır. bu bir inanç meselesidir. tek fark çıkılan hipotez farklıdır.(20 numaralı entry)

    ya bu kişi hala bana diyorsa ki "anlamıyorum tanrı var diye düşünüyorsun" pes diyorum.
    geçelim.

    bir konudaki fikrini saygı sınırları içerisinde belirten bir ateiste ağza alınmayacak küfürlerle karşılık veren dengesiz şerefsizin önde gidenidir. ayıbı kendisini bağlar. bunu yapan kişiye aynı karşılığı veririm. ama sonra da atesit kişiye de döner iddiasının bir dayanağı bir ispatı olup olmadığını da sorarım. fikirlerine katılmam ama fikirlerini söylemesini de sonuna kadar desteklerim.

    yahudilik zaten son derece yozlaşmış bir ırk dinidir. kökenleri israiloğullarına dayanan ırktan başkasını yahudi olarak görmezdikleri gibi diğer tüm insnaları da kendilerine hizmet etmesi için gönderilmiş varlıklar olarak ele alarak hayvanlarla bir görürler. tebliğ tabi ki yoktur.

    hıristiyanlıkta tebliğ yoktur diyen kişiye ise galilei nin hikayesini okumasını söylerim. bunu diyen kişi ispanyadaki yahudilerin hayatlarını 1492 yılındaki elhamra kararnamesini bilmediği aşikardır. haçlı seferleri neyin nesidir peki.

    aslında bir bakıma doğrudur. hıristiyanlıkta da tebliğ yoktur. imha vardır.

    cihad demek toprakların fethedilmesi ve oradaki halka tebliğ edilmesinden ibaret. tebliği kabul etmeyen kişilerin akibeti de malum. osmanlı toprakları içerisinde yaşayan onca gayri müslim yüzyıllarca hiç bir sorun yaşamadan hayatlarını idame ettirmişlerdir.

    peygamberime hz diyen ateisti saygının had safhası noktasında bir örnnek olarak verdim sadece. ben kimseye muhammed diyemezsin hz diyeceksin demedim. selamun aleykum diyeceksin de demedim. demeyen demesin umrumda da değil. zaten saygı/saygısızlık da bundan ibaret değil. ben kimseyi hedef de almadım onlarca kez de bunu söyledim. ben lafımı ortaya söyledim. saygılı kişi de üzerine alınmasın. ateizmi savunma modunda ateizme toz kondurmama adına ateizm milliyetçiliği yapmaktaysa bunu da açıkça söylesin kişi. ama olayı şahsi baza indirmesin.

    yine de bir liste yapalım.

    1. kafası bazı şeyleri almamaktadır. almadığı şeyler içinde bunlar mükemmel deyip...
    2. sözlük dincisi
    3. sözlük islamcısı
    4. yahu hakiki anlamda beyinsel bir arıza yaşamayan kimse böyle bir yanıt veremez
    5. ... okuduğunu çok iyi anlamak ve sonrasında lafı çevirmek için taklalar atmak. o kadar çok takıyyeden sonra...
    6. bunlara da karşıt önerme diyip çıkabilirsin kafan güzel nasılsa.
    7. sözlük islamcıları
    8. sen o alan sana yetmediği başkasına sırnaşmayı tercih ettiğin için
    9. her zaman söylüyorum, islamcı ergonomisi ve ikiyüzlülüğü diye bir şey var,

    sadece bu başlıkta 3 entryde bulduğum ve tekerrürlerini yazmadığım hakaretler. daha ince arasam daha fazla da bulurum sadece göz gezdirirken gözüme çarpanlar bunlar.

    bak hiç küfürsüz hakaretsiz yanıt yazıyorum iki seferdir. sen de tutup saygılı davran demeye devam ediyorsun. ve arkasından pezevenk diyorsun. benim umrumda değil bana ne dediğin de; bu mudur saygıdan anladığın?

    komik.

    ha hemen şunu da belirteyim:
    --spoiler--
    (bkz: sözlük hoşgörü kampanyası/#8671850)
    --spoiler--
    herkesin uyması gereken bir üslup. tebrik edilesidir.

    yine yeni yeniden eleştiri yapma özgürlüğü ile hakaret etme özgürlüğünü karıştırdığımızda özgürlüğün tanımı adama yumruğunu atar. özgürlük başkalarının özgürlüğüne müdahale ettiği yerde son bulur. islamı eleştirme hakkını istemeye gerek yoktur. islamı ben dahil herkes eleştirir. ama eleştirmek için önce bilmek ondan sonra da objektif olarak irdelemek gerekir. tezat bulduğunda eleştirirsin. ha ben bunları yapmıyorum bilimsel yöntem kullanmıyorum yine de eleştirmek istiyorum dersen keyif yine senin. tek ve yeter şart saygı çerçevesi ve hakaret edilmemesi. bunu yapan kimse zaten benim "pezevenk" olarak tanımladığım kişilerden değildir.
    geçelim.

    kavram karmaşası yaratılan nokta şu:
    tümden gelim:
    tüme varım:
    her şey mükemmel demek ki allah var.
    allah var o yüzden her şey mükemmel.

    bir tanesinde baştan körü körüne allah var dersin gördüğün her şeyi (mantıklı mantıksız) allahın işine akıl sır erdirilmez dersin (cahil işi)
    diğerinde de hiotez kurarsın. allah var mı yok mu sorusuna mantıklı cevap ararken gördüğün her şeyin olağanüstü bir teknoloji gerektirdiği, bunların kendi kendine tesadüfler sonucu oluşamayacağına kanaat getirirsin. hadi diyelim ki kainat tesadüfler dahilinde dengede duruyor. canlılar zaten var olan elementlerin birleşiminden kendi kendine oluştu. madde nasıl oluştu sorusunu cevaplayamazsın.
    --spoiler--
    1. herşey mükemmel değildir, complextir, karmaşıktır ama mükemmel değildir. (göz konusunda yazdıklarım karmaşıklığı anlatıyor ama mükemmellik sıfır)
    2. hadi mükemmel olsun, dizayn edilmiş olmasını gerektirmez. zaten dizayn edildiğine dair bir işaret yoktur (made in china)
    3. dizayn edilmiş olması bilinçli olduğu anlamına gelmez (kafam güzel resim yapayım)
    4. bilinçli bir dizayn olması ve bir dizayn eden olması, bunun tanrı olduğu anlamına gelmez ( (bkz: demirgious), (bkz: katarlar), )
    --spoiler--
    1. mükemmeliğin tanımını kavram karmaşası dışına çıkartarak kendisinden beklenilen görevleri yerine getirmek anlamında düşünürsek (yukarıda verdiğim silah örneği) gözün hem karmaşıklığını hem mükemmelliğini anlatır.
    2. dizayn edildiğinin alternatifi ateizm tarafından sunulmamıştır bugüne kadar. tesadüflerle açıklamaya çalışır. ama daha önce verdiğim resmin tesadüfen oluşmasına inanılmayıp kainatın kendi kendine bu kadar kusursuz olmasına yanıt vermekte yetersiz kalır.
    3. dizayn edilmiş olması bir dizayn edenin varlığının ispatıdır. bunda nasıl bir bilinçsizlik aranır anlamadım.
    4. bilinçli bir dizayn olduğunu ve bir dizayn edenin olduğunu kabul ettik diyelim. bu tanrı değildir. dedik. alternatif yanıt gerektirir. ben yanıt vermiyorum ispat etme zorunluluğum yok diyen olursa da bu yol yol dğeildir. bu kişinin ateist olması mümkün değildir. (en azından ateizm akıl yoluyla açıklamaya çalışır. hem açıklayamayıp hem ateizmi savunan kişinin içinde aslında inanç vardır da inkar eder. inattır bu sadece)(kimse hedef alınmadı genelleme yapıyorum)

    aslında mükemmel bir hipotez. adım adım
    tanrının hey insanlar ben varım diyerek ortaya çıkadığı müddetçe varlığına inanmamak benim zaten en başından beri söylediğim şeydir. (20 nolu entry)
    --spoiler--
    yav bırakın işte "ben gözümle görmediğime inanmam arkadaş" deme mertliğini gösteremiyorsunuz. çünkü insan gözünün beyninin ve diğer duyularının ne kadar kısıtlı olduğu yüzünüze söylendiğinde kalakalıyorsunuz öylece. o yüzden bu kadar demogoji.
    --spoiler--
    oldukça uzun bu entryi girerken 2 sekmede birinde okuyup diğerinde yazdım. bitirmeme yakın yanlışlıkla yazdığım sekmede başka site açıp geri döndüğümde ilk şeyreğinin saklandığı sonrasının olmadığını görünce epeyi hayal kırıklığına uğradım. ama oturdum bir daha yazdım.

    herhangi bir hususu atlamadığımı zannediyorum. aradan cımbızlamak kesme birleştirme yapmadım. objektif bir anlatım kullanmaya özen gösterdim.yeniden bu başlıkta yazmayacağımı bildirmemin sebebi yazılan diğer entrylerde bu ilkeye uyulmaması. uyularak verilen cevaplar baştacı olacaktır.
    0 ...