ilişkilerde evrenin yorulmasına kadar sürecek çelişkiler bütünüdür. bir erkek olarak kadınlar ile birliktelik yaşadığım için erkekleri irdelemeyeceğim feministler kızmasın. kadın dış konseptte ne kadar duygusal kişiliğe bürünen cinsiyet gibi görünse de aslından mantık çizgisinden sapmayan taraftır. aynı gibi gözüken manada farklı soruları soralım önce;
1- bir kişiyle ilişkisi yaşasan bu kim olur?
2- odada yalnız kalmak için hangi erkeği seçersin?
odada yalnız kaldığın kişiyle muhtemelen ilişki yaşanır diye düşünebilirsiniz lakin olay bu kadar kolay olsaydı aşk karmaşasından çıkamayıp entrylerle avunanlar biz olmazdık. yükte hafif pahada ağır birinci soru; sosyal çevre, gelir düzeyi, vs. düşünüldüğünde bilinçaltının etkisiyle gözün baktığı yeri, gözden çıkarıp somut kavramlara odaklar kadın için. ikinci şıkta ise beyin dış etkiler, olanak ve kazanım ihtimallerinden uzaktır. sadece ana odaklanacak kesim kırpılır kareden ve katıksız duyguların yoğunlaştığı kişi bulunur. geniş perspektife odaklanınca bu da bir mantık çerçevesinden bakmaktır aslında. erkeğe aynı sorular sorulduğunda her iki seçenekte beyinde bütünleşir çünkü bedenen sorunsuz aldatabilen erkek ruhen kandırmaya programlanamamıştır henüz. kendi yarattığı ve yaşadığı dünyayı kurarken, unuttuğu kadını sonradan kazanmayı düşünmüş ama kadın o ana kadar ruhsal olarak aldatmaya giden bir sürece kadar düşünme mekanizmasının farklı ve daha korkutucu bölümlerini geliştirmiştir. görünürde korkutucu kimliğe bürünen taraf görülen erkek bir kadının kalbindeki gelgitlerde yüzmeye hala cesaret edememektedir. bunu da savaş ve sosyal çevrede cesaret etiketiyle saklamaya çalışır. bu kısır döngü iki cinsiyeti birbirine muhtaç ve evrenin devamı için bağımlı hale getirir. erkeklerin kalbi kırılmaya bunun sonucunda şiddete varan tepkiye, kadınların da bitmez ruhsal açlığı sonu olmayan psikozlarda dönmeye devam edecek. kozmos bozulana dek.