kısır bir döngünün neticesi olarak olması gerekenin altındadır.
ben bilgisayar oyunları ile zaman geçirmeyi seven birisiyim. oyunları oynarken oyunun iyi yanlarını kötü yanlarını hafızamın bir köşesine kaydederim. bu kısmı çok iyi olmuş şu kısmı pek olmamış şöyle olsa daha iyi olabilirdi gibi yorumlarda bulunurum. buna olumlu eleştirel yaklaşım adını verebliriz. izlediğim filmlerde de aynı şeyi uygularım. gördüğüm olaylarda da arştırdığım konularda da. eğitim sistemimize de aynı yaklaşımla baktığımda olumlu olumsuz bir çok yönle karşılaşıyorum.
türkiyede bir öğretmen önce bildikleriyle sonra öğrettikleri veya öğretebilecekleri ile kıyaslanıp değerlendiriliyor devlet tarafından. durum böyle olunca öğrencilerin ne öğrendiği nasıl öğrendiği pek önemli olmuyor ama bu çok önemli. şunu çok rahat söyleyebilirim ki bir öğrenci ne kadar başarısız ise bunda en büyük sorumluluk onu eğitendedir. burada kısır döngü başlıyor. eğitileni eğiteni de bir eğiten var ve onun da bir eğitmeni... hata bir basamakta başlıyor ve basamaktan basamağa öğretiliyor, yayılıyor.
şu an üniversitede okurken de bu yanlışlıkları çok net görebiliyoruz. öğrencinin öğrenmesini pek önemsemeyen sadece işini bitirip gitmek isteyen bir öğretmen profili var herkesin karşısında. öğretmen öğretme hevesini bulamadığında öğrenciler de öğrenme hevesini bulamıyor varsa da kaybediyor.
ayrıca ülkemizin eğitim sistemi geliştirmeci bir yapıya sahip değil. her kuşağa önüne konulanın yenmesi emrediliyor.
üniversitenin ilk yıllarında derslerde sürekli soru soran bir öğrenciydim artık değilim. bunun sebebi neredeyse her hocanın sorularıma sitem ederek cevap vermesi veya vermemesiydi. soru sorulduğunda rahatsız olan öğretmenlerin yerine soru sorulunca sevinen öğretmenler sayesinde kendine güveni olan bilgili, araştırmacı nesiller yetişebileceği aşikardır.