nasıl bir sonuç çıkarmalıyız bundan? "o halde tanrı yoktur" mu, yoksa "vardır ama olmaması gerekir" mi?
pekala, diyelim ki tanrı yoktur. o zaman zincirleme olarak bazı şeyler de yoktur. mesela vicdan yoktur, mesela ahlak yoktur, mesela vatan yoktur; manevi bir anlam yüklenerek saygı duyulan hiçbir şey yoktur. çünkü tanrı yoksa manevi bir anlam yüklemenin gereği de yoktur. (hatta "sevgili" bile yoktur, "partner" vardır...)
bu durumdan neler doğar? bir kere, kadının tekine "anne" diye saygı göstermenin gereği kalmaz. çünkü o sadece sebep-sonuç ilişkisi içinde seni doğurmuş dişi bireydir, manevi anlamı olmayınca...
ondan sonra, "iyilik yapma"nın gereği kalmaz; niye yapasın ki, iyilik yapmak "insanlık" diye manevi bir değer varsaymaktır.
dahası, "hayat" diye bir şeyin anlamı kalmaz; bir başkasının hayatına saygı duymanın, kendi hayatına saygı duymanın, hayatın anlamını aramanın ve daha bir çok şeyin...
sayfalarca yazabilirim ama, özetleyeyim:
tanrının olmadığı yerde, sadece güç ve otorite vardır; ama seni bu güç ve otoriteye bağlayan vicdani bir şey de olmadığına göre, sadece "korku"... otoriteden korkmadığın anda, dilediğin her şeyi yapabilirsin...
gelgelelim, tanrının olmadığını düşünenler, genellikle düşüncelerini sonuna kadar götürmezler ve tanrının olmaması durumunda neler olabileceğini hesap etmezler. sadece "tanrı tam olmasın ama, biraz olsun" demeye getiriler. mesela "tanrı olmasın ama, insanlık diye bir şey olsun"... niye? ne anlamı var ki? beni buna hangi güç zorlayabilir, hangi eğitim ikna edebilir?