evrenin eşsiz uyumunu bir yaratıcının varlığı için apaçık bir delil olarak gören kişidir.
bence moza lisa yı leonardo yapmadı. boyalar böyle kendi kendine döküldü böyle böyle aktı. sonra ortaya mona lisa çıktı. bence leonardo da vinci diye birisi yok. olmadı. leonardoyu böyle bir mucizenin kendi kendine olamayacağına inanan insanlar kıçlarından uydurdular. bu kadar eşsiz bir renk uyumunu her renkten gerektiği miktarda karışarak belli tonların oluşabilmesi bir gerçek ama bunlar tamamen tesadüf eseri oldu.
bilim. evet bilim. hangi dalını seçersen seç hayatımız için o kadar gerekli olan bilim. kendini insan hayatını kolaylaştırmaya çalışmış insanların (ya da cehenneme çevirmek için çalışanlar. örneğin silah endüstrisi) uğruna hayatlarını adadıkları şey bilim. ama bir o kadar da yetersiz.
hayatın her yerindedir bilim. hayat kimyadan ibarettir. evren fizikten ibarettir. matematik her yerdedir. bunların birleşmesinden doğan sonuçları çözümlemek için de astronomi, tıp, ziraat, müühendislik dalları vs diğer bilimler günlük hayatımızı yoluna koymaya çalışır. hayatlarımızı kurtaran veya kolaylaştıran makinalar icat ederler bu bilim dallarıyla uğraşanlar. ama 100 değil 1000 sene sonra da olsa Allah'ın ilmine ne kadar yaklaşabileceğiz?
günümüz teknolojisine ne kadar başdöndürücü diyoruz. ama hala hayatın sırlarını keşfetmeye uğraşıyoruz. milyonlarca bilim adamı yüzyıllardır kafa patlatıp zaten olan şeyleri taklit edip duruyorlar. gözün çalışma prensibi keşfedilerek kameralar yapılmış, kulağın çalışma prensibi taklit edilerek megafon yapılmış, beynin hafıza sistegminin yanına bile yaklaşılamayacak şekilde sabit diskler üretilmiş, kalpteki koroner sistem incelenmiş ve intercooler icat edilmiş, bazı hayvanların kendilerini savunmak için kullandığı yöntemler taklit edilerek silahlar geliştirilmiş ve doğada yüzbinlerce yıldır var olan (kendi kendine. tamamen tesadüfler eseri oluşmuş olan) bu karmaşık sistemler, kusursuz (!) bilim tarafından kopya edilmeye çalışılmış, bir kısmında kısmi bir başarı elde edilmiş, bir kısmı ise sonuçsuz kalmıştır.
örneğin kalbin çalışma prensibini inceleyen uzmanlar, kendi kendine 60-70 sene ve daha fazla yetebilecek mükemmellikte bir kalbin tasarlanmasının mümkün olmadığını söylemektedir. bugün mükemmel tıbbın hedefi 5 yıl süreyle yetebilecek bir yapay kalbin icadı için kıçlarını yırtmaktadır. elbette önlerindeki en büyük kısıtlardan bir tanesi dinlenme esnasında ortalama 5 litre kan pompalayan bir kalbin spor yaparken bu kapasitesini 30 litreye çıkartabiliyor olması, vüdutta dolaşan kana kap görevi gören kalbin dış yapısının aynı zamanda pompalama görevini de üstleniyor olması, koroner sistem ile kendi kendini sürekli yenilemesi ve beslemesi, bu yenilemeyi ise çalışır durumda yapıyor olması vs. (cep telefonunu kapatıp yatmadan şarja takan bünye bu kendi kendine yetebilirliğe nasıl şaşırmaz anlamıyorum)
bilimin kusursuz olduğu noktasında ısrarda bulunan şahsa da açık iddiam şudur. bir insanın hangi maddelerden teşekkül ettiği malum. hangi miktarda olduğu malum. verelim istediği gazdan metalden istediği kadar bize bir insan yapsın da hepimiz şaşıralım reddedelim Allah'ın varlığını.
ya da geçtim gazı tozu. kurban bayramında kesilen koyunun organlarını ve kanını verelim eline. bir şahıs birleştirsin o koyun bir daha melesin sonra da beni kurban etsin.
ha hemen ufak bir ekleme yapalım burada. imansızlar icat etti her şeyi diyen kişilere ufak bir bakış atalım.