muhafazakarlığın ortam içinde her düşünceyi tektipleştirmeyi tetiklemesinden kaynaklanır. mahalle baskısından bahsedeceksek önce, toplumsal hoşgörüsüzlüğe ve geleneksel yapıyla- modernize toplum dokusunun uyuşmadığı anlara gitmemiz gerekiyor. bu sosyo kültürel çatışma hali daha ziyade toplumumuzdaki kutuplaşma derinliğinden nemalanıyor. dindar- cumhuriyetci çekişmesi sıkça görüldüğü üzere 80 sonrası hortlayan akabinde keskinleşen etnik temelli ayrılıklar ve hızına/ ilerleyişine tanık olduğumuz ötekileştirme arzusu üzerinde derin düşüncelere sevk ediyor. muhafazakarlık, kısır döngü sunum tarzıyla günceli/ dünya konjonkturundaki değişimi yakalamaktan çok uzak bir öngörü şeklini belirginleştiriyor. aslında muhafazakarlığın en mühim sıkıntısı, bireysel özgürlükleri kısıtlanmasında yatıyor. iyi insan ama eşcinsel denilirken tanık olduğumuz ama bağlacı kökten malum ötekileştirmenin tarafı konumuna sokuyor insanlığı.
ülke penceresinden bakarsak, benim önemle bahsettiğim kutuplaşmanın mahalle baskısına ön ayak olduğunu açımlayabiliriz. konya'yı muhafazakar bilir ülkem sakinleri. lakin izmir'de kendi içinde muhafazakardır. sadece roller değişmiştir. deniz kıyısı rahatlığının az çok insana yansıması bu rol değişikliğini ört bas edemez. demokrasinin tam manasıyla oturmaması asıl sorun olarak dimdik karşımızda durmakta. ülkemde kutuplaşmanın tarafı olursan, mahalle baskısını görmezden gelebilirsin. bayanın örtünmesi için yapılan dayatı kültürüne cevap otobüse türbanlıyı almamak şeklinde olmamalı. olursa mahalle baskısını çoğunluk azınlığa istediği ölçüde dayatır. muhafazakarlaşma dayatıdır. özgürlüklerin, insanı insan yapan temel dinamiklerin rafa kaldırılıp konunun insan odağından çıkartılarak koruyucu/ statik kalıplara sokulmasıdır. çağın ruhunu okuyamamaktır aynı zamanda.
çoğunluğun azınlığa hükmü zaman içinde kendine has diktatörler yaratacaktır. bu da insanı bağımsız yaşama ruhuna döndürür. sosyallikten uzaklama ortaya çıkar bunun akabinde. bu toplumsal kopuş, sadece bireysel düşünmeyle tehlikeli bir hal alır ve ötekileri yaratmaya kasarsın kendince.
mahalle baskısı empati kavramını anlayamamaktan besleniyor. şu karşı tarafın yerine kendini koyabilme söz konusu olsa, bu eşik bu denli daraltmayacak insanı. en mühim eksikliğimize dair tekrardan;
(bkz: empati yoksunluğu)