geçmişe dair bir analizi yapabilmek için o günün şartlarını da göz önünde bulundurmak gerekir. yıl 2010 olmuş tabi doğal olarak okuma yazma bilmeyen birey enformasyon çağı içersinde yontulmamış odundan öte bir hal alamaz. şimdi burada okur yazarlığın cehalete her türlü etkisi az izafide olsa tartışılır. ancak tarih VII. yüzyıl olunca oturup düşünmek lazım dünya üzerinde kaç üniversite, kaç lise, kaç ilkokul, vardı? ya da okur yazar olmak kaç ülkede yasal zorunluluktu. hemen söyleyelim hiç birinde! yani durumu daha sağlam bir temele oturtursak eğer. okur-yazar olmak VII. yüzyılda hiç bir devlette ve millette kazanılmış bir statü değildi.
o dönemin statü şekilleri genelde derebeylik, burjuva, tüccar, bey, kölelik, köylülük, soyluluk olarak biçimlenmiştir. yani bir derebeyinin veya bir hükümdarınn bile okur-yazar olmaması çokta tın aga. yani peygamber olabilmek için okuma yazma gereği o tarihlerde önemli değildi ki zaten bu işler beyin gücü ile değil kalp gücü ile oluyor.