anadolu da ön türk yazıtları

entry4 galeri
    1.
  1. Anadolu, jeopolitik konumu yönünden , tarihin her safhasında çok güçlü medeniyetlere sahip olmuş ve kültür varlığını her zaman hissettirmiş, dünya tarihinin anahtar bölgesidir.

    Bugün, Anadolunun sırlarla örtülü kültür mirası, hayret edilecek bir zenginlikte ve el değmemişliktedir.

    Birbirinden zengin uygarlık izlerinin bulunduğu Anadolunun her köşesi, gizlerle doludur.

    Doğu Anadolunun da, Anadolu tarihinde önemli bir yeri vardır. Hemen hemen 20 nci yüzyılın ortalarına kadar Doğu Anadoludaki tarih öncesi yerleşim bölgeleri hakkında hiçbir bilgiye sahip değildik.

    Geçtiğimiz yıllarda Doğu Anadoluda keşfedilen sayısız kaya kabartmaları büyük heyecan yarattı. Bunlar, bu bölgenin tarih öncesi gelişimini birden bambaşka bir bakış açısıyla görmemizi sağladı.

    Doğu Anadoluda kaya kabartmaları esas olarak dört bölgede rastlanmıştır : Malatya- Adıyaman çevresi, Kars, Van ve yöresi, Hakkari Dağları...

    Türk Tarih Kurumu üyesi Dr. Oktay Belli, iÖ. 15 000 7 000 arasına ait Van yöresi kaya kabartmalarını gün ışığına çıkartmıştır. Hakkâri dağlarındaki Yedisalkım yöresinde, nehir yataklarının üstünde rastlanan mağaralarda tarih öncesine ait tanrı resimleri bulunmuştur.

    Bu sanat eserlerini yaratan insanlar hakkında bugün kesin bilgilere sahibiz. Çünkü benzer kabartmalara Doğu Azerbaycanda, Kohistanda, Altay bölgesinde ve Sibiryada rastlanmıştır. Bu kabartmaların ortaya çıkış sıklığı, bunların kesinlikle ilk Türkler dönemine ait olduğunu kanıtlamaktadır. Bu resimleri yapan insanlar, en eski Türk göçebe ya da yarı göçebe aşiret topluluklarına bağlıydılar.

    Gevaruk Ovasında(Hakkâri) ve Tirşin Yaylasında bulunan stilize kabartmalar için de aynı şey söylenebilir.

    Gevaruh ve Tir-i-şin kabartmaları, Erzurumdaki Cunni Mağarası ve Ayzanide ( Çavdarhisar Kütahya ) bulunan Zeus Tapınağının taşlarıyla büyük benzerlikler göstermesi açısından son derece önemlidir ; o yörenin eski Türk aşiretlerine ait olduğu anlaşılmaktadır.

    Bütün bu buluntular, tarih öncesi dönemde Doğu Anadolu ile Azerbaycan ve Sibirya bozkırlarının, ayrıca Türk boylarının anayurdu Altay yöresinin sanatsal ve kültürel merkezleri arasında yakın bir ilişkinin varolduğunu göstermektedir. Tarih öncesi dönemden günümüze, Orta Asyadan Anadoluya bütün gezginci, yarı göçebe ilk Türk ve Türk boyları arasında canlı bir ilişki süregelmiştir.

    Buluntular, genel anlamda: kaya üstü ve mağara resimleri,yazı elemanlarını içeren kaya resimleri ( petroglifler), yazıya geçişi gösteren kaya resimleri ve nihayet yazıtlar şeklindedir.

    Bunlardan :
    Van- Hakkari, Tir-i-şin Yaylasındaki buluntular iÖ. 15 000,
    Gevaruh Vadisindeki buluntular iÖ. 10- 8 000,
    Hırkanis Suyu, Mazur Vadisi buluntuları iÖ. 8 000e tarihlenmektedir.

    Ünlü tarihçi Kâzım Mirşan, Anadolunun tamamındaki bilinen buluntuların hemen hemen tamamını okumuş ve kayda almıştır.

    ANADOLU KAYA RESiMLERi VE YAZITLARI

    Bazı batılı ülkeler, Türkleri Anadoludan kovmak, ya da en aşağı Anadoluda Türkleri etkisiz hale getirmek ve her şeyin üstünde Doğu Anadoluda çıkarlarına en uygun yapay devletler oluşturmak için büyük çaba içindedir.

    Oysa, aksi tüm iddialara rağmen Anadolu, tarih boyunca bir Türk vatanıydı.

    Anadolunun her yerinde, özellikle Doğu Anadoluda bulunan kaya üstü ve mağara resimleri, yazı elemanlarını içeren kaya resimleri ( petroglifler), yazıya geçişi gösteren kaya resimleri ve nihayet yazıtlar bu fikri doğrulamaktadır.

    Araştırmacı- Tarihçi Kâzım Mirşanın, okuyup kayda aldığı bazı buluntular şunlardır:

    ÇiLGiRi YAZITI:
    Doğu Anadoluda, Ön- Türk dil ve düşüncesi hakkında geniş bilgi veren, ilk Ön- Türk yazıtıdır. ilk ve en eski olması nedeniyle bütün Anadolu uygarlık tarihinin en eski yazıtı dememiz mümkündür.

    45 santimetre çapında, mermer bir silindirdir. Ortasındaki haç ve kenarındaki çok sonraları kazınmış olan Ermenice yazı nedeniyle Ermeni Mezar Taşı sanılmıştır. Kâzım Mirşan, Ermenice yazıların sonradan kazınmış olduğunu belirlemiş, Ön- Türklere ait damga ve yazıları çözmüştür.

    içeriği tam olarak anlaşılamadan, sadece üzerindeki yazılar sebebiyle Van Müzesinin bahçesinde açık havada tutulurken, önemi kavrandıktan sonra, kapalı alana alınmıştır.

    TiR-i-ŞiN YAZITI:
    Tir-i-şin Yaylasının 8 km. kuzey doğusundaki Tahtı Melik Zirvesinde ele geçen petroglif (yazı elemanı içeren kaya resmi) , iÖ. 6 000lere tarihlenmektedir.

    Mirşanın açıklamasına göre, petroglifin içeriği, (Mukaddesata erişen, ölen kişinin GÖKTE ASILI KALMASI...), yani tekrar doğmak üzere cennette yer alması, demektir. Bu da, iÖ. 6 000lerde, Ön- Türklerin tek tanrı inancına sahip olduklarının ifadesidir.

    BAŞET PETROGLiFi:
    3720 metre yükseklikteki Başet Dağında bulunmuştur. iÖ. 4 000lere tarihlenmektedir. Bu petroglifle, damgaların, satır, dizi halinde sıralandığı, düşüncenin düzen kavramına vardığı seçici olduğu bir döneme girilmiştir.

    Kâzım Mirşan, petroglifin içeriğini şöyle açıklamaktadır : ( Kutsal majestelerinin günahsız ruhlarının toplandığı yere uçuşu)

    Burada, ruhların toplandığı yer, ileriki yıllarda, cennet kavramına dönüşmüştür.

    CUNNi MAĞARASI YAZITLARI:
    Erzurum -Karayazı ilçesi Salyamaç Köyü yakınlarındadır.
    Mağara duvarlarına işlenmiş olan yazılar, Ön- Türklerin Doğu Anadolu yaylasından Anadolu içlerine doğru ilerlemiş olduklarını göstermektedir. Bu mağara yazıtlarını Prof. Dr. Hâmit Zübeyir Koşay bulmuş, yazıtların tamamını Kâzım Mirşan okumuştur.

    Mirşana göre, iÖ. 3 000lere tarihlenen Cunni Mağarası, bir ATEŞ EVidir.
    Yazıtlardan Cunni Mağarasında Kral ISUB-ÖGün gömülü olduğu anlaşılmaktadır. Tabii, gömülü olan kralın külleridir.
    Yine Mirşana göre, buradaki bazı yazıtlar, hiyerogliften önce hiç sözü edilmeyen Mısır yazısına aittir. Ve bu yazı, Orta Asyadan Mısıra gitmiş olan Ön- Türklere ait damgalardan oluşmaktadır.

    TRABZON YAZITLARI:
    Kâzım Mirşan, Trabzondaki bir mağarada bulduğu Ön- Türklere ait bir yazıdan, kentin eski adının OY-ONUL olduğunu, bu ismin (Başarı inancı) anlamına geldiğini ileri sürmektedir.

    Mirşan, aynı yerde bulunan ikinci bir yazıyı da UW-ON ONULUS UQUS olarak okumuştur. Ona göre bu yazının anlamı da, ( Tanrıyla özdeşleşme) demektir.

    TAŞLARDAKi TARiH
    Türk tarihi ile ilgili ulusal basında çıkan üç haber...

    Esasen konu bilinmeyen bir şey değil ama, yine de (Kâzım Mirşanın söylediklerini hatırlayarak) okumakta yarar var.

    19 Haziran 2001, Milliyet :
    Malazgirt Efsanesi Yıkılıyor

    Tarih kitapları, Türklerin Anadoluya 1071de Malazgirt savaşıyla girdiğini yazar. Yeni kurulan Meclis Ahlat Komisyonu Başkanına göre ise Türkler, iÖ. 650lede Ahlatta dünyanın en büyük kentlerinden birini kurmuş.

    Komisyon başkanı MHP Bitlis Milletvekili ibrahim Halil Oralın, Ahlat da nereden çıktı? sorusuna yanıtı ise Türklerin Anadoluya giriş efsanesini yıkacak cinsten...

    Ahlatın geçmişi iÖ. 650 yıllarına kadar dayanıyor. Türklerin Anadoluya girişini Malazgirt olarak biliyoruz. Ama bundan yüzyıllar önce Anadoluya ilk gelen Türkler, Ahlata yerleşmiş ve dünyanın ilk büyük kentlerinden birini kurmuş.

    30 000 metrekare alanda, 5 metre yüksekliğindeki mezar taşlarında, Kayı dahil Türk boylarına ait tarihi kayıtlar var.

    7 Eylül 2002, Akşam :
    Ana Vatanımız Anadolu Çıktı

    Hakkaride bulunan 3200 yıllık mezar taşları ana vatanımızın Anadolu olduğunu gösterdi.

    Hakkaride yapılan bir kazıda bulunan mezar taşları, Türklerin ana vatanının Orta Asya değil, Anadolu olduğunu ortaya çıkardı.

    Prof. Dr. Veli Sevin önderliğinde yapılan kazıda, iÖ. 1200 yıllarına ait BALBAL adı verilen Türklerin kullandığı mezar taşları bulundu.

    Böylece, Türklerin Orta Asyadan dünyaya yayılışı inancı da büyük darbe yedi. Tarih kitaplarında Türklerin Anadoluya geliş tarihi olarak 1071 yılında yapılan Malazgirt Savaşı gösteriliyordu.

    Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Türklerin iÖ. 1200lü yıllarda bu bölgede yaşadıklarını kanıtlayan mezar taşlarını Prof. Dr. Veli Sevinin önderliğindeki kazıda bulunduğu bilgisini verdi.

    Prof. Dr. Halaçoğlu, şunları söyledi :
    Balballar, üzerinde Türk motifleri bulunan , Orta Asya Türk dünyasında sıkça rastlanan Göktürk öncesine ait mezar taşlarıdır.
    Anadoluda ilk defa bu tür bir figüre rastlandı.
    Arkadaşlarımız Orta Asyaya giderek Hakkaride çıkan balbalların oradakilerle karşılaştırmasını yaptılar. Bunlar tamamen Türk figürlü mezar taşları...
    Buluntular, Türklerin iÖ. 1200lerde Hakkaride yaşadıklarını kanıtlıyor, bunun ikinci bir izah yolu yoktur.

    10 Ekim 2002, Hürriyet :
    Arkeolojik Kazılar

    18 Mart Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinin araştırması çok önemli bir gerçeği ortaya çıkardı.; Türkler, Anadoluya iÖ. 2 000 yılında geldiler.

    Hakkaride yapılan arkeolojik kazılarda bu konu ispatlandı. Bulunan 13 kabartma ve aile mezarı, yirmi milyon satışlı National Geographic dergisinin Ekim sayısına da konu oldu.

    Başta Ermeniler olmak üzere bazı etnik kimliklerin tekelinde olduğu iddia edilen Güneydoğunun öz Türk anayurtlarından biri olduğu böylece ispatlandı.
    Türklerin Anadoluya 1071de değil de, 3200 yıl önce geldiğinin belgelenmesi, dünya gündemine de oturdu.

    ANADOLU'DA ÖN TÜRK YAZITLARı.
    4 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük