sadece fransızlara bindirilemeyecek ama ortaçağdan itibaren kötü bir olaydan doğan iyi sonuç olarak nitelemek gereken konudur. zira günümüzde kimse yediği yere sıçmıyor olabilir ama yediği kimyasallarla yüklü gıdalar sayesinde terlediğinde -hele ki her gün yıkanmıyorsa- bok gibi kokabiliyor. bu nedenle özellikle yaz günlerinde toplu taşımadan kaçan bir güruh var. eh şimdi kapitalizmin mihenk taşının bir parçası olduğu için deodorant da kullanmayan bünyelerin bolluğunu hesaba katarsak, bu sosyal duyalı kişiler otobüse minibüse bindiğinde ve hatta yürürken birinin önünden geçtiğinde nefes alımını durdurabiliyor. ayrıca parfüm sanayisi diye bir şey yoktur, kozmetik ürüne girer parfüm, onun sanayisi ordadır. çünkü hemen hiçbir parfüm üreticisi sadece bu işi yapmaz. makyaj malzemesini de üretir(kozmetik), bazıları giyim alanında da uzmandır(moda) ve ne gariptir ki, çoğu da fransız ve fransız asıllı italyan firmalarıdır(a-aaa). belki endüstrinin ne kadar geliştiğiyle alakalıdır, hiç düşündünüz mü acabağğ?
ama esans kullanımını sadece fransızlara mâl ediyorsanız o sizin bariz aptallığınızdır. antik çağlardan beri kadın ve erkeklerin güzel kokmak için bir takım bitkileri ve sabunları kullandığı bilinmektedir. ama siz ortaçağdan itibaren öğrendiyseniz ne yapalım o kadarına yetmiş demek ki.
ayrıca en iyi parfümlerin türkiye' de 300-400 lira civarı olduğunu düşünürsek, bu parfümlerin yurtdışında iyi bir kitap kadar fiyatı vardır, bizdeki kadar da lüks görülmemektedir. çünkü bu konuda halihazırda üretim yapan ülkelerde parfüm kalite belirteci değildir.
