kendisi bağdat doğumludur.
20. yüzyılın başlarında istanbul'a gelmiş, fecr-i ati dergisinde yazılarını ve şiirlerini yayınlamıştır. buna ek olarak fransızca ve türk dili öğretmenlikleri görevlerinde de bulunmuştur.
çok esmer ve çirkin olduğunu düşündüğü için gündüzü sevmez, hep akşam ve gece olsun ister. şiirlerinde de bu kolaylıkla hissedilir.
sürekli akşamı, hüznü ve kötümserliği kendine tema edinmiştir bu sebepten.
bir de yanağındaki bağdat çibanı de bu çirkinliğinin üstüne eklendi mi insanlardan ve dünyadan tamamen soyutlamıştır kendisini.
kendisi iyi bir edebiyatçı olmasının yanında iyi de bir gurmedir.
tüm şiirsel uslubunu ortaya koyan bir eseri için
(bkz: merdiven)