+ bilmiyorum... sanki zıtlıklar bizi birleştiriyordu, engelleri aşmak zevkli geliyordu. artık mutsuzsun, gözlerinin içi parlamıyor. farklı olmamız ve beni çözmek istemen benim hoşuma gidiyordu ve senin için güzeldi. fakat sonrasında oluruna bıraktın herşeyi. seninle konuşmak, sana bakmak beni hep rahatlatıyor ama seni sıkıyor ve ben bunu görünce üzülüyorum. her zaman avucumun içinde bir kelebek gibiydin, yarı canlı yarı ölü bir şekilde. seni kaybetmeyeceğimi hep bildim. çünkü ait olmak ve olunmak senin için herşeyden önemliydi. ben sana bunları söylerken içimde bir sızı bir pişmanlık var ama senin böyle olmanı da istemiyorum...
- dur. bir soru soracağım, tek kelimeyle cevap verir misin?
+ ...
- şimdi biz bittik mi?
+ hayır.
- ama birşeyler bitmiş gibi...
+ işte sorun da bu ya. ''birşeyler bitmiş gibi'' demen. şu an daha fazla konuşmak istemiyorum.
- bende.
sevgilinin omzuna başını yaslarsın... artık eski olmuştur ama söyledikleri çok doğru gelir sana. çünkü sende böyle düşünüyorsundur. tüm bunlar silinir birden aklından. neden mi? kalp atışlarını duyarsın sıklaşmaya başlamıştır. yüzüne bakıp tebessüm edersin... bir ders boyu böylece kalırsınız, zil çalıncaya kadar. gitmek istemiyorum, der. konuşamazsın ve sıraya kapaklanıp sessizce ağlamaya başlarsın. gitme! diyemezsin. boğazında bir düğüm içinde bir sızı olarak kalır...