- çocuğun gözü bozuk olabileceği için televizyona yakından batığını düşünmek yerine, televizyona yakından bakmak gözleri bozar demek. (televizyon ekranına yakından bakmanın, sağlık açısından başka sakıncaları olsa da, göz bozukluğuna yol açtığı bilimsel olarak kanıtlanamamıştır)
- yazılabilir CD/DVD ile, orijinal film, müzik vs. CD/DVD'lerinin aynı mantıkla oluşturulduğunu zannetmek. yazılabilir optik disklerde, bilgi en üstteki plastik koruyucunun altında bulunan, CD/DVD kırılınca folyo gibi gözüken özel zemine yazılır. yazılı şekilde üretilen orijinal olanlarda ise, bilgiler aynı plak gibi plastik kısım üzerine işlenir, en üst tabakaya "lak" denilen koruyucu kaplanır. arkada gördüğümüz metal renkli kısım üzerinde, bilgi yazılı değidir, okuyucudaki lazerin, yazılı alana odaklanması için yansıtıcı görevi görür. boş alınıp, sonradan yazılan CD/DVD'ler, orijinal yazılı olanlara göre daha az ömürlüdür.
- oyun oynayan değil, sadece iş yapan kişilerin, zaman içerisinde, daha hızlı işlemcisi olan ve daha yüksek kapasiteli ram içeren bilgisayar donanımına ihtiyaç duyulduğunu zannetmesi. konu kısmen doğrudur fakat, bu tamamen gerçek zannedilir. donanımı yükseltme ihtiyacı, esasen işletim sistemi üreticilerinin (piyasadaki tekel 'microsft'ur ) bir oyunudur. çeşitli üst versiyonlar üretilerek, eski donanımınızın kullanılamaz hale gelmesi sağlanır. 98 şunu ister, XP bunu ister, vista için en az 2, 7 için en az şu kadar gb ram gerekir gibi. halbuki, mesela yapmak istediğiniz iş, sade bir ofis işi ise değil 10, 15 sene önce kullandığımız düz pentium makinalar âlâsından işinizi görecektir. (486 makinalarla, bütün bir şirketin mali tabloları dahil herşey hazırlanırdı. neticede ihtiyacınız olan şey aynı evrak mantığının biraz gelişmişidir) mesela photoshop çalışacaksanız, aslında pentium 1 ve 512 mb ram'i olan bir makina yeterlidir. ancan dış etkenlerden dolayı yeni bir işletim sistemi, işletim sistemi eski makinada çalışmayacağı için de yeni bir bilgisayar alırsınız ve bu böyle sürüp gider. bunun en güzel örneği, vista kullanırken kasan bir bilgisayara, linux (pardus ya da ubuntu) kurarak, makinanın bir canavara dönüştüğünü görmektir.
- televizyonlarda, beyaz saray ile ilgili haber verilirken, beyaz saray binası yerine, kubbeli ve tamamen farklı yapısıyla amerikan kongre binası 'capitol'ın gösterilmesi.
- abd başkentinden bahsederken "washington dc" yerine, "washington" denilmesi, washington'un abd'nin kuzeyindeki ayrı bir eyalet olduğunun bilinmemesi.