bütün gün eski sevgilinin aramasını beklemek

entry47 galeri
    28.
  1. vahşi bir bitki gibi kendi zehriyle çürümeyi
    ayrılıklar ögretti bana

    yüzümdeki buz buharlanıyor
    camların saydam kayitsizliginda
    bakışlarım dalgın çıvı ölü pencere
    daha dündü her şey
    zamandaki inkar mı bendeki yarılmamı
    dünyayı bu kadar degiştiren
    herkesin gözü önünde
    şimdi var oluş kuskulu
    sessizlik tehlike anılar cinnet değerinde
    yarali bir hayvan nasıl sigamazsa dünyaya
    inanç tazeler gibi
    etimden taşıyorum parçalana parçalana

    biri öksürecek olsa apartman aralıgında
    kapılara fırlıyorum
    içimi carpa carpa
    sonra alt katların birinde kapanan kapı
    kopmuş bir halat öylece duruyor yokluğun agzında

    salonun ortasında kara tabut
    sessizligin bütün bütün gücüyle bana bakan
    bir ölü kadar kayitsiz zalim
    şu siyah esya
    gün boyu
    tuzaktaki bir hayvan gibi bakıyorum
    çalsa çalsa bir çalsa
    bazen başkaları arıyor
    bazen kötü bir şaka ucuzlugunda: yanlış numara
    günler geceler saatler aylar
    zamanın ne oldugunu en cok ayrılıklar ögretti bana

    merdivende ayak sesleri
    içimin kapıları açılıyor her seferinde
    kimse yok kimse yok kimse yok
    yalnızlıkta seslerin ne çok birbirine benzediğini
    ayrılıklar ögretti bana
    sesi taşan radyo biri kizartma yapmiş erken bırakılmış çöp torbaları
    bazen silinmiş basamaklarda ıslak bez kokusu
    yanılmaların ne demek oldugunu da ayrılıklardan öğrendim
    zaman gözlerimi degiştirdikten sonra
    bir yabancı gibi gördüm
    mutsuzluktan bir türlü büyümeyen çocuklugumu
    her yıl bütünlemeye kaldığım o uzun yıllar bile ögretemezken bana

    ancak yıllar sonra elinden tuttum kendi çocukluğumun
    sahip çıktım içimdeki parçalanmaya

    sonra ne mi oldu?
    hiç her zamanki gibi
    her şey yerini buldu
    an etimi dağlarken
    elimden tuttu zaman
    tenimden sıyırıp aldı yılan gömlegini
    bir zamanlar beni kahreden askın
    an cok ayrılıklar ögretti bana
    intiharın hiç değişmeyen ihtimali oldugunu hayatımın

    gün günden seyreldi içim
    unutmaya başladım
    unutmaya başladım
    telefonda evdeki herhangi bir eşya gibi
    gelip yerleşti gündelikteki yerine
    esyanın zamanla nasıl uysallastıgını
    en cok ayrılıklar ögretti bana
    kapılar yeniden kapı
    basamaklar yeniden merdiven oldular
    büyüsünü yitirmiş ayrıntıların ardından
    hiçliğe düşmeden anmak geçmek geçmisi
    her şeye rağmen ayrılıktan önceki kendimize benzemek
    her seferinde altın kural ögrendim
    aşk değil aldanmak kalbin en büyük zaferi
    bakmayın bu aşkta boy verdiğine
    içimdeki vahşi kederin
    kökü bir öncekinde
    kendimden budadığım sürgünde
    zamanla hiçbir şeyin eskisi kadar acı vermediğini
    ayrılıklar öğretti bana

    unutmadım hiç birini ama yaşlandım.

    murathan mungan.
    0 ...