murat ince şiiridir. vatan sağolsun
ve körsem ve sağırsam,
duymuyorsam gözlerini,
tutmuyorsam ellerini,
bu seni unuttuğum,
anlamına gelmesin be leylam
yankısız, sesimi duysana,
yüreğine yolladığım sesimi,
az biraz anlasana,
yollarına, beni, canımı saldığım,
ne olur artık kapımı çalsana,
sevgiyi yazdığım dağlara, yıkasana kanımı,
az biraz koşsana,
unuttuğun beni, bir kere sorsana
vatan sınırında kandayım, bir mektup yazsana,
kör oldu gözlerim, görsene
az biraz sen de solsana,
emanet ettiğim sevgiye, sahip çıksana.
tel örgüde takıldı kaldı parmaklarım,
parkamda, resimlerin, mektupların,
dizimden altı ayaklarım,
mayında kaldı, en güzel yanlarım.
arasana, sarsana, olsana, duysana,
az biraz sen de solsana,
yollara düşüp, yaramı bulsana,
canım ateşte, bir iki satır yazsana
tam üç ay oldu senden haber alamadım,
üç gündür gözlerim açık,
canım her yer inan karanlık,
ateşe düşmüşüm, pusuya gelmişim, saymadım
dün hemşireyle konuştuk,
çavuş osmanı sordum,
şehit oldu, vatan sağ olsun, dedi
ve durdum
ve sustum
dondum!
anlıyorsun değil mi?
karanlık!
birde kılıç yarası,
yürek sızısı,
çavuş osman acısı
duyarsın bilirim,
bilirim, bir yol var yüreğine,
bir gün, koşarsın bilirim,
çavuş osman böceklerle, kurtlarla, haşır neşir,
toprağa kan olmuş akar,
bilirim, her yer karanlık
ve can susar
dün hemşireyle konuştuk,
üç aydır yoğun bakımdaymışım,
sıkça leyla diye sayıklıyormuşum,
tam üç aydır karanlıktaymışım.
bir sigara istedim,
ucuna seni koydum,
yaktım doyunca
duman duman sen doldun yüreğime,
yandı yürek, bir içimlik sigarada,
sen ağla da, ben susayım diyecektim
ama yoktun leyla
vatana bir değil bin osman,
bir ben değil, bin mehmet,
kurban olsun
akacaksa dizlerimin altından,
oluk oluk kan,
şehitler ıslansın leyla
şehitler yıkansın,
söyle anama, sakın ağlamasın,
görmüyorum diye,
koşamıyorum diye,
anam, ama anam, sakın yanmasın
biliyor musun geldi bir kere başa,
geldi bir kere yara,
kan kussam da her sabah
ve her sabah pansumanda olsam da,
yansam da
kör olsam da,
koymuyor be leyla
senin aramayışın, sormayışın kadar
ve acıtmıyor karanlıklar, yokluğun kadar
geldi geçti de leylam,
tel örgü içinde karanlığa düşen gözlerim,
bir kere daha topa vurmadan kopan dizlerim,
inan leylam.
geldi geçti de,
ne aramayışın, ne sormayışın,
ne de bir iki satır yazmayışın,
hiçbir şey koymadı da leylam
parkamdaki resimlerin mektupların
duydum, şarapnel parçalarında ezilmiş,
ben gibi yanmış be leylam.
geldi geçti de,
aktı toprağa kanımda,
sen gelmedin de, bir kere sormadın da,
bir iki satır yazmadın da,
ben yine solmazdım da,
dün öğrendim, parkamla kül olmuşsun leylam
karanlığımda bir yol buldum
ay yıldız, kıpkırmızı bir can buldum
gülümsüyordu çavuş osman
vatan sağ olsun mehmetim, diyordu
bir de sarılıyordu, yürek hoplatan
bir de bayrak diyordu, çavuş osman.
ve toprak
ve bayrak, diyordu,
ince bir sızı düşüyordu, yüreğime
ayaklanıyordum, koşuyordum
kurşun üstüne
kurşunlar üstüne
bir can bir can daha var, osmanım
daha ben ölmedim, diyordum
yağmur gibi yağan kurşunlara, koşuyordum
leylam unutsa da mevlam unutmadı
biliyorum osman biliyorum diyordum
ve koşuyordum düşman üstüne
karanlık içinde
hemşire, mehmet mehmet diye uyandırmıştı
tam üç ay oldu bitti mehmet diyordu
bitti aslanım diyordu, diyordu da gözleri hiç susmuyordu
ellerim yüzüm ıslanmıştı
leyla dedim, çavuş osman dedim
bitti aslanım bitti mehmetim
vatan sağ olsun diyordu
vatan vatan vatan sağ olsun.