on parmağında on marifet olan insanlar vardır ya, bu adam öyle biri işte. total futbol'da yorumculuk yapıyor, 1903 radyo'da pascal nouma ile program yapıyor, four four two dergisinin yazı işleri müdürü. ayrıca çarşı'nın resmi sitesi olan forzabesiktas.com forumuna da üye.
her şeyden önce beşiktaşlı. manyak bir futbol bilgisi var. her şeyi önceden çok iyi görüyor, futbol geçmişini acayip iyi biliyor. 2010 dünya kupası öncesi "fransa galibiyet alamaz, uruguay ve şili'den turnuvada yıldızı parlayan takımlar olur" demişti.
fransızca ve ingilizcesi yok iyi. üstelik 16 yaşına kadar kekemeymiş bu adam.
29 haziran 2010 ispanya portekiz maçından önce yine skyturk'te total futbol programındaydı. pascal nouma konuktu, oturdum maç öncesi izlemeye başladım. küçükken annesi kansermiş bu adamın, onu anlattı ve gözleri doldu. benim de annem kanserdi onun annesinin kanser olduğu yaşlarda, benim de içim bir fena oldu. onun sesi titriyor, gözleri doluyor, benim de ekran başında içim parçalanıyor. neler çektiğini anlayabiliyordum azbuçuk.
herkesin bildiği gibi kendisi fanatik bir beşiktaş taraftarı'dır. bunu öğrendiğim zaman zaten adama kanım kaynamıştı. pascal programa konuk olur da 28 kasım 2002 beşiktaş dinamo kiev maçı konuşulmaz mı? adam maçı anlatmaya başladı. o gün staddaymış, ben de staddaydım. hatta benim gittiğim ilk maçtı. maçı bir anlatmaya başladı, pascal'ın uzun zaman sonra beşiktaş'ta oynayıp gol atmasını, o stadın atmosferini... yine yaşadım o günü. ikinci golden sonra "üç üç üç üç" seslerini duydum, resmen stad uğulduyordu. "neden daha önce ben buraya gelmedim?" diyerek pişmanlığı yaşıyor, "bundan sonra hep geleceğim" diyerek kendime söz veriyordum. mükemmel bir gündü. herkes "pascal gol gol gol" diye bağırıyordu. kartal gol gol gol vardı o zaman ama insanlar pascal nouma'nın gol atmasını istiyordu. pascal nouma kırar mı Beşiktaş Taraftarı'nı? öyle bir gol attı ki, ömer üründül bile sadece oooooooo diyebildi. herkes staddan çıkmıştı, beraber gittiğim arkadaşla maç bittikten sonra en son biz kalmıştık nerdeyse. hala seviniyor, hala halay çekiyorduk. üstümüzden formayı çıkarttık, onu filan sallıyorduk. öyle bir gündü.
ali ece her zaman kafasına bandana tarzı bir şey takar. ayrıca giydiği tişörtlerle de ünlüdür. geçen gün çıktığı o programda bir tişört giymiş. hayatımda şu ana kadar üzerinde söz yazılı olan baskılı tişört şeklinde en beğendiğim tişörttü. eric cantona'yı öven tişörtte şöyle yazıyordu: "1966 ingilizler için önemli bir yıldır. çünkü o yıl eric cantona doğmuştur.". tişörtteki olay şu; 1966 yılında ingiltere dünya kupası'nı aldı ama asıl önemli olan, eric cantona doğdu ve manchester united'ta oynadığı için, ingilizler onun gibi bir futobolcu izledi. mükemmel bir söz. zamanında halı sahalarda sürekli formamın yakasını kaldırıp top oynadığım için, bu söz benim acayip hoşuma gitti. sonrasında baktım yaka boğazıma batmaya başlıyor ve rahatsız oluyorum. ben eric cantona gibi olduğumu farklı şekilde göstermeliyim dedim. attığım golden sonra sol elimi ve işaret parmağını yukarı kaldırıp "ben tekim" anlamında bir mesaj veriyordum. ondan sonra baktım ki her maç sadece bir gol atıyorum. insanlar "başka gol atmayacaksın herhalde yine?" diye sormaya başlayınca ondan da vazgeçtim.
konunun dışına sapmış olabilirim ama asıl olay şu: bu adamın yaşadığı her şey ve her yönü benimle bağdaşıyor. ondan daha bir seviyorum bu adamı. umarım her zaman çizgisini korur da kendi kafa dengim olan birinin yorumunu her zaman izleme ve dinleme fırsatına erişirim.