ahmet oktay

entry59 galeri
    41.
  1. Bir balıkçının yüzü vapurdan inince
    gözümü alıyor öğle güneşi gibi,
    dokunup geçse bir serseri kuş
    ikindi vaktince incelmiş hüznüne
    anlatacak avsız mevsimlerin
    ve Çengelköy'ün tarihini.

    Sarhoşluğundan aymaz hangi ozan
    gücü tükenmez hangi taş işçisi
    derin bir solukla daha sağlığında
    yazıp bitirecek her şeylerin tarihini?

    Çok intihar kullanıldı tarihinde
    darağacına gitti ustaların
    ve ağularla sınandı ey şiir
    isyan eden ve olumlayan sözlerin,
    gülü darılttı, Nisan'ı küstürdü
    bir elmas sesi çıkaran özlemin.

    Tarih elbet gözlerindeki hipnozlu mavilik
    geliyor kardeşinin elinden tutmuş
    yağmur altında ta Bulgarya'dan.
    Ey bir su kaynağı gibi
    durmaksızın kendini damıtan,
    gözümü kamaştırsan da Çengelköy'de
    işleyen senin yüzün
    Niğde'nin elma bahçelerinde
    ve Ağustos derdermez
    Malatya'da pestil seriyorsun
    61'de Cilo dağlarında rasladım
    ayazlamış sıla özlemine,
    gelecek yıl Kozlu'dasın.

    Bir gün sonu ağzımda çalkaladım
    tütün ve yağmur kokan yalnızlığını,
    çürüyen bir başak gibi yazık
    boğulmuş bir çocuk gibi korkunç
    gurbetçiliğine aşılandım.

    işte aşılandığım öteki şeylerin:

    Durmadan çay demleyen
    fırtına gibi uğuldayan sohbetin,
    çakmaktaşı gibi dayanıklı yüreğin
    zeytin yıkayan ellerin
    çaparideki ellerin
    mavzer tutan ellerin.

    ahmet oktay şiiri.
    0 ...