öğretim görevlilerin aşı niyetine''biraz bişeyler öğrensinler bari diyerek'' sürekli kurama boğdukları öğrencilerin bu aşılara ''saman kafalı olmak'' ve ''karı kız peşinde apaçi'' olmak gibi meşguliyetler yüzünden cevap verememesi gibi sebepler yüzünden bir türlü gerçek hoca-öğrenci ilişkisi yaşanamayan mekandır. Bir kaç asistan sayesinde fakülte içi diyalog gerçekleşmektedir. Emel Karagözve Kerim karagöz gibi şeker mi şeker hocalar vardır. Ve çok enteresandır ki profösör olmasına rağmen müthiş tevazuya sahip Füsun Alver gibi bir değeri vardır. Öğrencileri sınavlarda zorlasa da yanına gidip edebe mugayır işler yapmadığınız sürece size elinden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışır. Fakat bunun yanısıra kendini beğenmiş. ''Öğrenci de kimmiş bokumu yesin onlar'' diyen hocaları çoğunluktadır malesef. (bkz: Betül Pazarbaşı) Eğer ileriki yıllarda öğrencileri kuram bilgisine bu kadar boğmaktan vazgeçip uygulamaya dayalı bilgileri de aktarmaya yoğunlaşabilirse güzel şeyler olacaktır vesselam.