hep oradaydın. benim yanımdaydın. farklı şekillerde de olsa hep vardın. isim koyamadım asla sen busun benim için diyemedim. ama şunu diyebildim sadece seni çok sevdim. ne olarak sevdim bilseydim bugün çok farklı olurdu belki her şey. seninleyken zaman hep çok farklı oldu. başkaları hiç yokmuş gibi, beni anlayan tek senmişsin gibi. zaman dursa öylece kalsaydık hep yan yana. hiç büyümeseydik keşke. bu yollara girmeseydik. büyütmeseydik kalbimizde acıları. kırmazdık hiç birbirimizi. sanki ne dersek, ne hissedersek anlardı ya diğerimiz eskiden. öyle düşünürdük. o beni anlar derdik her zaman. oysa ne çok şey geçmiş üstünden. birbirimizi bile kıracak noktaya nasıl gelmişiz. sen değil de ben gelmişim belki de daha çok. inansan söylediklerime ne güzel olurdu dedin ya hani. inanmamak değil ki bu işte kendine güvenmemek belki de. inanamamak senin hala beni sevdiğine. her seferinde yeniden anlattırma ihtiyacı, yeniden duyma isteği sanki. kendini değersiz hissetmek. ah o iki ay. birbirimizi boş yere yıprattık belki de. pişman mıyım dersen değilim asla. güzel hatıralarımız olamamış olsa da elimizden gelen buydu. gene de güzeldi. benim için öyleydi. hep derim ya rüya gibiydi. asla olmayacağı düşünülen bir şeyin olması, bir hayal gibi. güzeldi, özlenendi benim için. ama olması gereken değilmiş demek ki. senden sonraki o bir yıl. hiç bilmedin o zaman ne olduğunu. benim için de kayıptı zaten o yıl. saçma sapan geçen zaman, gereksiz insalarla harcandığı anlaşılan zamanlar. ama sonra bir değişiklik hayatımda ve sen gene aylar sonra. ne çok özlemiştim seni. konuşmayı, dertleşmeyi, gülmeyi seninle. saatlerce konuşurduk ya hep eskiden de. hatırlar mısın ki sabaha kadar konuşurduk, ezan okunurdu. ben telefondan girerdim msn e. adres almıştın bana sırf bunun için. ne çabuk geçiyo zaman. iki yıl oldu bile. iki yıl önce bu yaz sen sevgilimken iki yıl sonra bugün hayatımda başka bi adam ve sen sanki yabancı gibi uzak kalmak zorunda olan. bu iki yıl boyunca hiç görmemek seni. son görüşümde de bir daha göremeyecek olduğumu bilmemek. veda edememek sana son kez sarılamamak. tek bunun üzüntüsü var içimde. seni görmeyi öyle istiyorum ki. hatırlamak dedin ya bugün zor bazen diye. karışık her şey bazen. ilk gördüğümde seni ne olacak hiç bilmiyorum. seni bir daha görecek miyim onu da bilmiyorum. en son elini tutarken şimdi çok farklı olması her şeyin. hem yıllarca arkadaşımdın hem de birlikte uyuduğum ilk adam. ne kadar karışık duygularmış bunlar anlayamıyorum. anlam veremiyorum. bu kadar şey bir anda nasıl hissedilebilir. bilmezdim böyle bir şey olabileceğini. şimdi tek korkumsa seni yitirmek. gene gidersen diye deli gibi korkuyorum bilmesen de. gitmek zorunda kalırsak bir gün gene diye. o boşluk nasıl biliyo musun. senin olmadığın zamanki sessizlik, karanlık ve kimsenin asla dolduramayacağı boşluk. sadece sevgilim olsaydın ya da sadece arkadaşım her şey ne kadar basit olacaktı. ama biz hiç basit olmadık ki. biz bile anlam veremedik ki. hiçbir engel olmasaydı önümüzde, aynı şehirlerde olsaydık acaba nasıl olurdu. o kadar çok düşünüyorum ki bunu. şimdi de tek korkum aramızdaki o bağı onarılamayacak şekilde koparmış olmak. bunu yaptımsa asla affedemem kendimi. seni bu kadar nasıl kırdım, üzdüm. senin üzgün haline dayanamayıp ağlarken ben bunu nasıl yaptım bilmiyorum. affet beni ne olursun. bencil, düşüncesiz olmuşum demek ki. belki de hep öyleydi. bana demiştin ya bir kere sen benim meleğimsin, ne zaman zorda olsam, ihtiyacım olsa ordasın diye. değilmişim işte keşke olabilseydim. mutlu ol hep, her şeyin en iyisi senin olsun, olmalı da. seni üzmek kendimi öldürmekle eşdeğermiş aslında. nasıl acıyo kalbim bilsen. hep yanımda ol nolursun.