sırf o an için milyonda birden daha az gerçekleşme ihtimali olan herhangi bir durumun tam ortasına düşersiniz. o ana kadar herşey gayet normal ve (tekleyerek de olsa) rayında giderken bir anda düzeninizdeki bütün arabaların tekerlekleri kafanızın asfaltını kazıyarak geriye dönemye başlar. eğer zamanında frene basmazsanız, beyin duvarınızı paramparça edip kafanızı patlatarak dışarı çıkar. herşey kontrolünüz altındaysa sorun yoktur. kime aşık olduğunuzun önemi yok, neyi nasıl algılayıp hissettiğiniz önemlidir. güzelliğin tutku dolu, kıpkırmızı şeytanlığını bile sevebilirsiniz, ruhunuzu satmazsanız. ya da bakire bir saflığa ve süt beyazı duru bir gülüşe hayran olabilirsiniz, karşısında kendinizi jiletleyip bıçaklamazsanız. aşık olmak iyi olmasına iyidir de, aşık olucam derken aptal olmazsanız...