artık iki yol kalmıştı. ya vuracaktı onu yada? yada eğecekti başını ve affedecekti yine. yine o merhametli insan olacaktı gün ışığı pencereden vururken. gün ışığı bile vururken o? eğecekti başını ve affedecekti yine. yine o şefkatine sığınacaktı günahkar sevgilisi.
dilinden daha önce dökülen neden?,niye?,niçin? sorularının artık bir anlamı kalmamıştı. ve tekrar tekrar düşünse bile iki yol çıkıyordu karşısına. ya vuracaktı onu yada? yada eğecekti başını ve git diyecekti. git! nerede olmak istiyorsan orada ol. ama uzak dur benden. ruhen ve bedenen uzak dur. rüyalarım olma git! kalbime işleyen gözlerini, sözlerini, yeminlerinide al lüften. ve git buradan! ...
neyi tercih etmeliydi? kafası iyice karışmıştı. kızın bakışlarında pişmanlığı aradı durdu. yoktu. sevgiyi aradı sonra, yoktu. demek ki herşey yalandı. aşk yalan, gülüşler ve sıcacık öpüşlerde öyle...
artık iki yol kalmıştı. ya vuracaktı onu yada? yada eğecekti başını ve kal diyecekti. gitme kal! her ne kadar onursuz bir davranış gibi gözükse de bir şans verecekti. bildiği halde sevmediğini. onu sonsuz merhametiyle yanında tutmak isteyecekti. bildiği halde gitme ihtimalini, kuş misali uçma ihtimalini.
artık iki yol kalmıştı. ya vuracaktı onu yada?
(ve duyulur bir silah sesi)
ardından gülü bıraktı başucuna. birde not yer alıyordu kanların sıçradığı.
"bana yalanlar söyleseydin inanacaktım. ama yalan söyledin. bütün renkler aynı hızla kirleniyordu, birincilği beyaza verdiler" (yazılıydı.)
adamın bıraktığı not: özdemir asaf'a ait bir şiir'den alıntıdır.
hikaye,kurgu: (bkz: gece uykusu)