bahsedildiği gibi en büyük cinnet belirtisi, bayan arkadaş ile yürürken gözler tarafından taciz edilmek, ya da laf atılmaktır. sorun aslında laf atılması ya da bakılması değil, empatinin göte saklandığı ve beyne hiç uğramayışıdır.
biz;
+ verse yapar mısın ?
- yaparım tabi
+ ya kardeşin ?
- vururum
+ sen niye yapıyorsun ?
- vermeseymiş
+ kardeşin'de vermeseymiş
- şee.. o başka.
mantıksızlığın, fakirliğinin ve ahlaksızlığının toplumuyuz. bundan mütevellit bu ve benzeri laf atma eylemlerinin üzerine cinnet geçirilmesi değil, insan'i davranış yoksunluğunun üzerine katil olabilme sebebi daha uygun olacaktır.
onu bırakalım arkadaş, nüfus fazlalığının arkasında devleşen cesaret dalkavukluğuna gelelim. özellikle küçük memleketlerde universite okuyan arkadaşlar bilir ki, oranın gençleri kendi kızlarına laf attırmayan, üniversite kızlarına lafa atan zeki bir nesildir. ve üst düzey bir tehtid meraklılığı vardır.
"ulan bu çocuk beni dövse, bu kaç yıl okuyacak burda. biz bunu her gün döveriz" mantığıyla kavga sinyalleri veren bu sperm beyinliler, "ben de belki okumaya giderim" düşüncesinden yoksun bir şekilde havayı tenefüs ediyorlar ya, işte bu da bir cinnet geçirme nedenidir. gene aynı durum buradada geçerlidir. sana ahkam kesmesi değil, ahkam kesme nedenidir nefret kusulası olan.
bu yerli kabilesinin üzerine işeyip başka bir boyuta atlayalım. orada suratsız, sanki bürokrasi s.kmiş gibi "off"layan bir memur olacak. işte o suratına sıçılmayacak memurun suratının, bürokrasi denen saçmalık yüzünden çekilmesi ve elinizin mahkum olması "devlet" tabanlı bir cinnet'e dönüşecektir.