tüm senenin yorgunluğunu deniz, güneş ve bikinili kızlarla taçlandırarak atma planının içine sıçan adamdır.
her yaz başı gündeme gelip bir türlü kimsenin programının birbirine uymamasından dolayı gidilemeyen yaz tatili için bu sene nihayet mutlu sona yaklaşılmış; güneş kremi, son moda mayolar, gece gezmeleri için jean ve canti gömlekler ve tabi ki kutu kutu prezervatifler alınmıştır. sevgilisi olanlar ayrıyetten bir de izin almak zorunda kalmıştır ki bu süreç arkadaşlar için oldukça sancılı geçmiştir. gidilecek otel, kimlerin aynı odada kalacağı, geceleri hangi mekanlara gidileceği, esmer, sarışın, kumral paylaşımı bile daha gidilmeden yapılan bir program yapılmıştır. herşey çok güzel, çok programlı giderken bir buluşma daha ayarlanıp haftasonu son detaylar konuşulmak için toplandık. program herkes için uygun, keyifli ve heyecan verici dururken aramızdan birinin sessiz durması sanki bir şeylerin habercisi gibiydi. herkes kendi planlarını heyecanlı heyecanlı anlatırken sadece pis bir sırıtış sergileyen kişi direksiyonun başında arabanın sahibi olan arkadaşımızdı. bir an için herkesin aklına aynı şey geldi. "ben arabayı alamıyacam beyler" cevabını almamak adına kimse bir şey sormaya cesaret edemezken kendisi; "beyler iyi hoş alanya'ya gidelim diyosunuz ama bu araba o torosların sarp rampalarını çıkarken ne kadar yakar diye sormuyosunuz amk" dedi.
her şeyi planladık bunu atlamışız. balıkesir düzayakmış. oraya gidiyoruz amk.