mahmud ile yezida

entry2 galeri
    1.
  1. murathan mungan'ın mezopotamya üçlemesinden sahneye yansıttığı dev eser.

    sana bu şehri
    bir mektup yapıp

    I.
    şakağa yapılan yolculuk
    ordan bakılınca kitap ismi
    gibi duruyor.

    yok yok zararsız bir şey
    şakak tiryakiliği sadece.
    içime çekmiyorum.

    senin gece
    ve dalgaların
    şiddeti ile ilgili
    adların da var
    hatta adlardan ibaretsin
    bazı zamanlar
    bulut dilinde.

    sana bu şehri
    bir mektup yapıp
    bıraktım.

    içinde deliler gibi
    koştura koştura
    her köşesi
    unutma çöplüğüne
    dönmüş sokaklarında
    sana ait cümlelerimi
    arayacaksın.

    yasal olmayan bir düşüş
    elinde tuttuğu şarkısıyla
    bir gölge gibi
    sana eşlik ederken
    duyacağın ilk ses;

    bi kendime bi bana
    bi kendime bi bana.

    mermisine kavuşmuş
    bir adamın dudağında
    takılı kalmış şiiri.

    II.
    evlerin bittiği yerde
    benim evlerim başlıyor
    içinde bir sürü evler olan
    tek bir ev.

    (batıl kanatlarıyla durmadan yaşlanan kuş evleri
    yaşlanmak bulaşıcı mı? diye bir yankı kulaklarında.)

    seni izinsiz sevdim
    yazıyor kapısında
    tam ortasından
    ikiye ölünmüş bir hayata
    çamurlu ayaklarla basılarak usul usul açılıyor hiçlik
    içeri her akşam
    okuma yazması olmayan
    bir ağlamak giriyor
    evin göz kapaklarının
    altındaki müzik
    hüznün patronu
    ve o her defasında
    kapıdan girenlere
    nerden diye soruyor;
    kendimi kundaklamaktan geliyorum
    diye haykıran nihavent dudaklar korosu
    notalı ve düzgün bir uğultu
    ve ben bu evde saatimi her sabah
    bir tabancaya kuruyorum yezida;

    bi kendime...bi bana
    bi kendime...bi bana

    ve bilmeni isterim ki
    odamda örümcekler besliyorum
    biliyorum soğuk hayvanlar
    ama olsun
    intihar örüyorlar göğe ikimiz için
    bi görsen şehir mezarlığında
    en çok ikimiz gömülüyüz
    her mezarın başında
    buz tutmuş bir kadın ve adam heykeli
    onlar birer jüri üyesi;
    mezarlık gezintilerindeki
    çığlık yarışması için.

    III.
    bu şehir bir mektup.
    üstünde kahve lekelerinden
    üç vakitli vedalar sözlüğü
    üç şehirlik yalan; gözlerine verilen üç değişik ad
    bana bıraktığın hoş-çakal sürüleriyle
    bir cinayet gibi sevişiyorum yezida
    sevişmenin ortasında
    kafamda patlayan yeminlerin öcü
    senin için süsleniyor
    öc dediysem canını yakacak olanından değil
    dünya yalnızlık şampiyonasına
    ev sahipliği yapıyorum, hepsi bu.
    meşaleyi sen tutuyorsun; onur konuğu olarak
    ve nikahsız yaşadığım kelimelerden
    bir şiire soyadımı veriyorum yezida
    ikiye ölünmüş bir hayatın
    tam ortasından usul usul temize çekiliyor piçlik.

    (fakat yezida, eski ev toplayıcıları
    eski evleri insanlardan alıp
    yerine alışveriş merkezleri
    ve gökdelenler dikeceklermiş.
    sonra alışveriş merkezlerindeki
    indirim kampanyalarına
    kredi kartlarıyla secdeye duran insanlar yığınağı
    hep bir ağızdan seslenecekler; yenilgi bulaşıcı mı?
    ama dünya malıdır der geçersin
    ya hatıralar, hatıralar nerde kalır
    soğuktan üşürlerse ağlamaz mıyız onlar için
    bu ödlek haritada en çok seninle anım var yezida.)

    IV.

    burası hiç bir trenin
    üstünde durmadığı
    öykü istasyonu.

    burada gözlerine verilmiş bir çok ad var; halka açık idamlar
    burada gözlerin; baş-ağrılı kaçma planım kendimden.
    sonra kapı kapı dolaşıp evlerdeki acıları toplayan işçilerin babacanlığı
    neyiniz var diye soruyorlar her gün aynı saatte;
    ustaca bir çığlık yükseliyor üç kere;

    öl - ünmüş aşklarımız
    ölü - nmüş aşklarımız
    ölün - müş aşklarımız

    burası yenilgi merkezi
    burası kaçak anlamlar deposu
    senin neyin var, göster bakalım diye sorduklarında
    yalnızca aşk sevişmelerinden yaptığın
    oyuncak bir çölü göstereceksin; yaşanmış profesyonel kalleşliklerinin sayısınca.
    ve yasal olmayan bir düşüş, elinde tuttuğu şarkısıyla sana eşlik ederken
    kazma küreklerle üstüne doğru gelecekler iyi şiir yazıcılar
    hepsi aynı anda yüzüne bakıp;
    sen bütün detaylarına girilmiş bir konu
    bütün şehirlerine girilmiş bir öyküsün yezida
    diyecekler
    ve o ilk duyduğun sesin orijinalliğini
    hiçbir zaman anlayamayacaksın;

    bi kendime bi bana
    bi kendime bi bana

    ölümü
    dudak tiryakiliği
    sanacaksın.

    sen yezida, çünkü sen
    burda
    devlet kadar kirlisin

    -mehmet akdeniz-
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük