istanbul ticaret üniversitesi

entry125 galeri
    41.
  1. bünyesinde, muhteşem iyi hocaları barındıran ve kendinizi evinizde gibi hissedebileceğiniz bir üniversite. eğitim konusunda eksiklikleri vardır. kampüsü kampüs değildir diğerleriyle kıyaslandığında ama alışırsınız işte. ingilizce hazırlıkla başlayan serüveniniz 4 senelik lisans eğitimi ile son bulur.

    geriye dönüp baktığınızda -ilginç bir şekilde- buraya dair 5 yılın bi su gibi akıp gittiğini fark edersiniz mezuniyet zamanı geldiğinde...

    daha dün gibi hatırlıyorum. uludağ üniversite'sine ve anadolu üniversitesi'ne puanım tuttuğu halde şehir dışı diye göndermek istemeyen babam ve diğer akrabalarımın telkinleriyle tercihlerime yazmıştım istanbul ticaret üniversitesi'ni. kazandığımda, tuhaf hissetmiştim. içimden, burda hiç arkadaş edinemem ben. hepsi zengin şımarık tipler olacak kesinlikle diye geçirmiştim.

    tüm önyargılarımı bana yedirtti bu okul. açık ve net söylüyorum ki; tüm eğitim hayatım boyunca edinip edinebileceğim en içten dostlarıma burada kavuştum. hocaların, öğrencilerle arkadaş gibi konuşup dertleşebileceğini ve koridorda selamlaşıp hal hatır sorabileceğini gördüm. bir derdiniz, sorunuz olduğunda dekanın yanına bile gidip konuşabilirsiniz yeri geldiğinde.

    bazı hocalar derse girdikleri ilk anda telefon numarasını bile verirler. bi sorunuz olduğunda arayabilesiniz diye. insanın, hayatında hiç unutamayacağı anlara da tanıklık eder kimi zaman.

    feci şekilde yağmura yakalanmış, diz kapaklarına ve ayaklarına dek ıslanmış slywitch, yönetim ve organizasyon hocası tuğba karabulut'la karşılaşır:

    + merhaba hocam nasılsınız?
    - iyiyim yavrucum sen nasılsın? (ıslak pantolona bakarak) iyi misin sen?
    + iyiyim hocam iyiyim. sabah, yağmura yakalandım da, şimdi eve gidicem zaten.
    - olmaz öyle. hastalanırsın evladım. çık benim odama saç kurutma makinesiyle kurut üstünü.
    + yok hocam olmaz.
    - niyee? hasta olcaksın çocuğum.
    + hocam ama.. olur mu ki?
    - gel gel benle.

    odasına çıktık. makineyi verdi bana ve sandalyesine oturup, botlarımı çıkartıp iyice kurulanmamı söyledi. böyle anaç, böyle iyi hocalarımız var işte.

    bir seferinde de bir makale yarışması için bi hocamız: "çocuklar bu yarışmaya katılmanızı istiyorum. kaynak bulamıyorum diyorsanız bana gelin. size bi sürü kitap veririm. kitap alacağım hocam, param yok derseniz parayı da ben vereceğim. çekinmeyin sakın. paranız olmayabilir, ben sizin hocanızım" demişti.

    ben şimdi bu okulu ve bu hocaları nasıl unuturum? mezun olduk bitti. sanki evimden kopmuşum gibi okul tuvaletinde bebek gibi ağladım resmen.

    çünkü hiçbir şey eskisi gibi olmayacak biliyorum. artık öğrenci değilim. ikiyüzlü, fesat insanların bolca bulunduğu iğrenç iş yaşamı beni bekliyor.

    elveda okulum...
    elveda hocalarım...
    sizi çok seviyorum ve çok özleyeceğim.
    6 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük