turgut uyar

entry1193 galeri video7 ses1
    109.
  1. - alıntı -
    Merhaba Turgut Uyar,
    Kitaplarına girmeyen şiirlerini Mehmet Can Doğan toparlamış. Otuz dört haneli bir köyün, Arapkir' den birinin mektubunun şiirlerini okurken daha sonraki Turgut Uyar' ı düşündüm. Cennetin dünyada olduğuna inanan, yurdunu bu cennetin yedinci katı sayan biri yazabilirdi açlığın çoğunlukta olduğunda insanın ciğerinde sezilen cehennemi: "At sırtında taşınan ölü/Kundağa girmeyen bebe/Karanlıklarda açan çiçeklerin/Bir insanın ölümüne dönüşü". Açlık çoğunluktayken aşk yetmez sana. Şiirinin hala gündemde olduğunu anlamıyorlar bazen. Sen açlık çoğunluktayken tok olmanın ayıp olduğunu söyleyensin. Şiiri harcamadan bunu söylemek kolay iş değil. Ustalık ister. Ama sen alışılmış ustalıklardan da hoşlanmazdın. Çünkü geleceği bilenlerden birinin bir demiryolu makasçısı olacağını bilmekle yetinmez söylersin.
    Merhaba Turgut Uyar,
    Kitaplarına almadığın şiirlerin kitaplaşması iyi oldu.. Senin şiirini sevenler daha iyi kavrayacak seni. Küçükpazar' dan, Üsküdar' dan söz eden, Laleli' deki "bir cigara paketi kadar" odanın şiirinden gelinir kayayı delen incire elbet.
    Ve şu yargıya varmak bugün de önemlidir, " ...siyasal dergilerin, sanat sorunlarına sırt çevirmeleri kötü sonuç veren bir umursamazlık diye düşünülmelidir. Yurdumuzda sanat dergileri de çıkıyor, ne gereği var siyasal dergilerin sanata ayrıca yer vermelerinin, isteyen siyasal dergileri, isteyen öbürlerini okur denilebilir. Bana kalırsa bir siyasal tutum, ancak bütünlüğü ile vardır. Bir siyasal dergiyi arkeolojik bir yağma ilgilendiriyorsa , bir edebiyatsal sorumsuzluk, bilinçsizlik ya da tam tersi bir yeni bir bilinçlenme de aynı ölçüde ilgilendirmelidir".
    Yargılarının (ikinci Yeni' nin öteki ustalarının yargılarıyla birlikte) gündemde oluşu elbet boşuna değil. "Daha açık, daha halka doğru bir şiir yapma" üstüne söylediklerin okunmalı. Bu günlerde dönüp iyi okunması gereken şiirler arasında "ve şiirsel hiçbir yanı yok sayılır/var mıdır, vardır/ vardır ama çiçeklerle değil/ kendi başına/ zımpara taşı gibi acımasız" dizeleri de var. Anıştırmalarla , değişen görüntüler ve hatırlatmalarla bir şiir kurdun hep. içinde olumsuz bir umut taşıdın . Çıkmazda da umut gördün çünkü . Çelişmenin insanı bütünleyebileceğini düşündün.
    "Bir şiir kendi içinde , kendi yapısı içinde bir bütündür, bir 'birim' dir. Düşüncesini de, duygusunu da, bütün öbür ilişkilerini de içinde taşır, taşımalıdır" diye savundun şiirin bütünlüğünü. Neredeyse hepimizin umutsuz olduğuydu zaman,
    "kente kapandık kaldık tutanaklarla belli
    sirk izlenimlerinden seçmen kütüklerinden
    yüzlerimiz temmuzdan ötürü sallanır ve uzar
    ve her köşe bir tuzaktır
    birer darağacıdır her meydan saati
    öğle vaktini kesinlikle gösteren
    oysa hep güçlü dağları görmenin zamanıdır"
    Acıyı da umutsuzluğu da kanıksamış mıydık:
    "artık öyle açık ki kuşkuya yer yok
    acıya hep yer vardır aramızda
    dört cepli yeleğim aynı kolaylıkla taşır her şeyi
    bozuk paraları da umutsuzluğu da
    aynı kolaylıkla tutmuş gibi olurum
    güneşin yedi renk ayasını"
    inandığın her şey gibi umutsuz duruşunu da savunmayı bildin. "Niçin umutlu olayım! Çünkü umutsuzluğun, insanı umuttan daha güçlü, bir iten, bir şeyler yapmaya zorlayan bir duygu olduğuna inanıyorum. En azından kendi adıma denedim, bildim."
    Zor günlerimde seni okudum da direndim, Turgut Uyar. Ama "Yitiksiz" deki dizeyi de aklımda tutuyorum:
    "Giderayak boktan şarkılara dayanıyorum."
    - alıntı -

    (bkz: evrensel)
    (bkz: sennur sezer)
    0 ...