öğrencilik yılları. ev arkadaşları bir bir memlketlerine gitmiş, ama pilot parasızlık ve babayla sürekli takışır biri olduğundan öğrenci evinde kalmıştır.
can sıkıntısıyla evin yakınındaki istasyonda bulunan kahvede tv izlemeye gidilir.
saat 12 ye yaklaşırken garsonun yaşlı bir amcaya burada yatamazsın amca kapatıyoruz gece dediği duyulur.
olay uzaktan izlenir. amcanın gözlerinin de az gördüğü anlaşılır.
sonra amcanın yanına gidip amca gel bizde kal seni götüreyim denir. akşam evde yedirilir içirilir. amca hakkatta çok susamıştır. bol bol su içer.
gece amca uyurken nöbet tutulur başında.
amcanın macerası şöyledir. oğlu onu diğer oğluna göndermek üzere trene bindirmiş, lakin biletini yanlış mı almış nedir. yarıyolda indirmişler trenden. o da kalmış öylece.
gözleri tam görmeyen birini trenle tek başına göndermekteki amaç neydi bilmiyorum.
sabah olunca eldeki son paralarla, amcaya gideceği yerin bileti alınır. trene bindirilir. lakin uykusuz olmamdanmıdır nedir hala çözemedim. tren kapısına getirdiğimi hatırlıyorum. binişi tam net değil. o an amca sanki birden kayboldu.
ya anlatmak zor orasını ama bir acaiplik vardı.
üstünden seneler geçti. yorum size kalmış.
edit: yok trene bindiğini de hatırlar gibi oldum. ya neyse işte. böyle bişeydi 100 sene geçti.