sevgili q7'im...
duydum ki bugün geliyormuşsun. şimdi bizimkiler ne güzel de karşılar seni havaalanında. basın mensupları flaşları patlatırken omuzlara bile alınırsın. ezilme tehlikesinde sloganlar eşliğinde oteline zor gidersin. hatta giderken trafikte seni taciz eden ve pencereden sarkan yarı gazi modunda slogan atanları görünce "burası neresi nassı bişey be hacı" diyiverirsin portekizcene...haa geçen yazdığım yazımdan dolayı da bana içlenmişsin sözlerimi yanlış anlamışsın. ahh bu çevirmenler yok mu! çevirmen buradan sana sesleniyorum. anladın sen onu. neyse. dün bebekten geçiyorduk beşiktaşlı bir arkadaşımla sözü yine benim kombineme getirdi. bana yoklama çekiyor "arada ona verirmiymişim" falan diye. verir miyim lan q7' gelmiş üstelik tonlarca para verdim vip kapalıya...dedim "avucunu yalarsın". tabi içimden dedim. şimdi ayıp olur. la belki seyircisiz oynanan bi maça veririm! "veririm tabi kanka" dedim. mutluluktan pis pis sırıttı. ben de onu mutlu etmenin saadetiyle gülümsedim. ne iyi çocuk la şu serhat... tam o esnada bebekten içerlere ara sokağa daldık. şu arkadaki büyük villa q7'me ne yakışır di mi serhat? dışının rengi güneşte biraz solmuş ama boyatırız... samimiyiz diye q7 dedim. hemen alındın mı yoksa? bizim burda öyledir ismi uzun olanları hemen kısaltıveririz biz...rahat ol topunu oyna sen.
neyse patron geliyor, görüyorum q7'im. şimdi başımda dinelecek. alt+tab yapmadan yazımı burada bitireyim ki yazının sonucu olsun. daha sonra yine yazarım. şimdilik;
öptkibbye.