ben bu yazıyı sana yazdım

entry31065 galeri video218
    2775.
  1. Kendimi anlatmak istiyorum. Ve anlatmaya aşık olduğum kadından, hayatımda en önemli rolü üstlenen insandan başlamak istiyorum; x'den. -Adı bile ne kadar güzel ve farklı değil mi ?- Belki tanırsın. Birilerinden duymuşsundur bu benzersiz insanın adını. Ben genede anlatayım. Onu ilk olarak okuduğum okulun merdivenlerinde gördüm. Yüzü gerçekten mükemmeldi. Bakışları kendinden emin ve etkileyiciydi. O zamana kadar neden rastlamamıştım ona ? Aklım almıyordu. Okula başlayalı neredeyse bir ay olmuştu. Onu gördükten sonra yaşayacaklarımı hiç düşünmedim o an, sadece güzelliğini düşündüm. Sonraları daha fazla görmeye başladım onu. Tanrım, ne oluyordu bana ? Gözlerim her saniye onu arıyordu. Daha sesini bile duymamıştım. Merak ediyordum. Derken bir gün sınıfıma doğru geldiğini gördüm, ben kapıda öylesine bekliyordum. Kalbim hiç böylesine hızlı atmamıştı. Birazdan yanımdan geçecekti. Kokusunu tüm gücümle içime çekmeliydim. Ama o da ne ? Bana birşey sordu. Ne sorduğunu ne cevap verdiğimi hatırlamıyorum. Fakat saçmaladığımı tahmin edebiliyorum. Olsun sesini ve kokusunu artık biliyordum. Yavaş yavaş tanımaya başlamıştım onu. Nasıl olsa birkaç gün sonra herşeyi bir bir anlatırdım ona. Ama planladığım gibi olmadı; cesaret edemedim. Hiç bilmediğim, görmediğim bir güzellikle karşı karşıyaydım ve elimden bir şey gelmiyordu. Ve bir de duyduklarım yok muydu, kıskançlıktan deliriyordum. Ama olsun ben gerçekten sevmeye başladığımı hissediyordum. Bir gezi düzenlendi okul için. Ben gidiyordum geziye. Tanrım, o geliyor mu geziye ? Lütfen gelsin. Ve bir baktım aynı otobüsteyiz ve hemen arkasındaki koltukta oturuyorum. O an için inanılmazdı bu. Gezi boyunca gözlerim onu takip etti. Gerçi gene bir şeyler duymuştum ama çok da umurumdaydı sanki. Eve vardığımda hâlâ çılgınlar gibi onu düşünüyordum... Ve mezuniyet. Üstünde -bordo renkliydi sanırım- kareli bir gömlek vardı, ve kot giymişti. Makyaj da yapmıştı. Neden makyaj yapmıştı ki ? Güzelliğin de bir sınırı olmalıydı. içtim o gece. Kantinde ismini haykırdığımı hatırlıyorum. Fakat o nerdeydi ? Onu göremiyordum... Ben sayısal seçmeyi düşünüyordum 8.sınıftan beri, öyle de yaptım. O da sayısal seçmişti, mükemmel bir şeydi bu; aynı sınıfta olabilirdik. Ve öyle de oldu. Kimin hangi sınıfa gideceği mikrofonla bildirilirken tek önemsediğim onunla aynı sınıfta olmaktı. Artık aynı sınıftaydık. Ben onu ilk günden göz hapsine almıştım bile. Farketmiş miydi ? Bilmiyorum... Fotoğraflarımı görmüştü Facebookta. Gülüyordu. Aman tanrım, o aptal fotoğraflarımla onu güldürebilmiştim... Y vardı arkadaşım. Ona anlatmıştım, asla kimseye söyleme diye tembihlemiştim. Ama deniz gidip ona söylemişti. Şaşırmıştı. Sonra gidip onunla konuştum. Gerçi tam konuştum denemez; heyecandan ve üzüntüden ne yaptığımı bilemez olmuştum. Başkasını sevdiğini söylemişti. Kahretsin biliyordum zaten... Yılbaşı. Gene içtim. Sokaklarda hiç çekinmeden adını haykırdım, duymuş muydu acaba... Her gün artıyordu sevgim durduramıyordum. Hiç çekinmeden bakabiliyordum güzel gözlerine. Ama kahretsin o üzgündü. Biliyordum ben onu isterken başkasını istiyordu. Ama ben gerçekten seviyordum, ne olursa olsun seviyordum. Tek sorun onu üzgün görmekti. Onu üzmeye nasıl dayanabilirdi bir insan gerçekten aklım almıyor... Nasıl olduysa, bir gün saçlarına dokunabildim. O an bir rüyada olduğumu sanmıştım. Fakat saçları öylesine gerçekti, öylesine güzeldi ki bunun rüya olmadığının farkına vardım. Ama o hâla üzgündü ve başkasını istiyordu. Onu üzeni bulup öldürmeliydim... Bir pazartesi günüydü. Üstünde kırmızı kazağı vardı. Kırmızı ona çok yakışıyordu gerçekten.Ve inanamayacağım şeyler yaptı. Ben hiç bir şey yapmadan bana sarılmıştı. Yanağından öpmeme izin vermişti. Hayır ben kesinlikle bir rüyadaydım. Lakin ertesi gün onu öpüşümün, bana inanılmaz yakınlığının ilk ve son olduğunu anlayacaktım. Ertesi gün yüzüme bile bakmamıştı. Yıkılmıştım. Okulda duramazdım; öğleden sonra kaçtım ve bir yerlerde içtim. Eve gittiğimde hüngür hüngür ağlıyordum. Onu bir daha öpemeyeceğimi bilmek, bir daha asla o yakınlığı göremeyeceğimi bilmekti beni ağlatan. Olsun. Ben gerçekten çok seviyordum ve asla vazgeçmezdim. Ama o da üzgündü. Onu hâlâ üzgün görmek beni daha da üzüyordu... Bana birinden bahsediyordu; istediği insandan. Olsun ben dinlerdim. Onun dertlerini paylaşıp rahatlaması benim üzülmemden daha önemliydi. Ve ben onu üzeni elime geçirirsem öldürecektim... Ona şiirler yazıyordum... Bir süre sonra daha bir yakınlaştı bana. Hatta "face of melinda"'yla çıkabilirim belki." arkadaşlarına. Ne ? Yanlış mı duymuştum ? Mutluluktan uçuyordum... Sonra bu ihtimalin zayıf olduğunu düşünmeye başladım... Ve bir mezuniyet gecesi daha. Gene içtim. Konsere çıktım. Ses sistemini berbattı ve çaldıklarımız anlaşılmadı bile. Çok sinirlendim. Çıldırmak üzereydim. Bir de onun Kuşadasın'da olduğunu öğrendim. Ya yanında başka bir erkek varsa diye düşündüm. Yok dediler. O da yok dedi. Hem zaten benim bunu sorgulamaya ne hakkım vardı ki ? Ben onu sorgulayamazdım. Ama içmiştim. Onu aradım "benim ol" dedim. O "hayır face of melinda senin olmıcam olmıcam olmıcam bunu beynine sok" demişti. Yıkılmıştım. Ne yapacağımı bilmiyordum. Hakanlarda kaldım o gece. Sabah uyandığımda onun yazdıklarını okudum. Deliye döndüm. Ben haketmemiştim bunu. Eve vardığımda ilk iş ona bir sürü yalan söyledim, küfür bile ettim. Acı çekmeliydi çünkü... Gerçekleri öğrendiğimde artık çok geçti. Sonrasını anlatmak istemiyorum. Sonrası pişmanlık ve hüzün. Saçlarına dokunduğumu her hatırladığımda, yüzünü gözlerimin önüne her getirdiğimde, onunla yaşayabileceğim anları her hayal ettiğimde gözlerime dolan yaş sonrası. Acıdan yatakları tırmalayışım, kendimi yerden yere vuruşum, bir yerleri tekmeyelişim sonrası. Ama vazgeçmeye niyetim yok, vazgeçmeyeceğim. Her ne olursa olsun sevmeye devam edeceğim ben. Umudum tükenmeyecek. Çünkü ben herşeyden çok seviyorum onu... Biliyorum zor ama umarım affeder beni, affeder ve benim olur, sımsıcak tenini benden esirgemez.
    6 ...