bu kadına diğer popçulara baktığım gibi bakamıyorum. farklı gelen bir şey var başından beri. işini gerçekten iyi yapıyor tabi ki, sesinin güzelliği tartışılmaz ama beni en çok etkileyen samimiyeti ve güçlülüğü sanırım. küçük yaşından beri ailesindeki ve çevresindeki sorunlarla baş edebilmiş, her zaman kendi ayaklarının üstünde duran, sözünü kimseden sakınmayan, kimsenin ne dediğine aldırmayan, güçlü, kendini çok iyi ifade edebilen bir kadın. vücudunu kullanmak değil yaptığı (zaten pek de güzel değil) sakınmamak, utanmamak bence. şimdiye kadar yaptığı her şeyde başarılı olmuş. tarzı oturmamış gibi görünüyor çoğuna, bana göre christina'nın zaman geçtikçe yaptığı işler onun büyüdüğünü, değiştiğini gösteriyor. başlardaki o küçük genie in a bottle kızıyla şimdiki prima donna farkı inkar edilemez. yeni şeyler denemeyi seviyor ve şimdiye kadar hiç birinde başarısız olmadı. bir sonraki işinin ne olacağını kim bilebilir? bu bile birini takip etmek için güzel bir neden. bionic albümüne gelince. 4 yıllık bir aradan sonra, beklentiler tavan yapmışken bu albüm beklentileri karşılayamamış, en azından benimkileri. slow şarkılar mükemmel ****. hele ki albümün kalbi diye nitelendirdiği you lost me, olağanüstü. ama diğer şarkılara gelince... evet christina'nın yeni şeyler denediğini söyledim ama her zaman kendinden bir parça bulundururdu. yani bu bir christina aguilera şarkısıdır diyemedim çoğuna. bionic, not myself tonight, prima donna, glam fena değiller ama onun haricindekiler basit ve kesinlikle hoş değil. sözler saçma ve abartı, müzik tekrar dinlenesi değil, hele bir vanity var ki tahammül etmek imkansız. denudate'i dinlerken bi an "papi paapi paapi çuulo" diye girecekmiş gibi geldi, yazık. deluxe edition'daki şarkılar ** çok daha güzel. şimdiye kadar yaptığı hiç bir işi samimiyetsiz bulmadım, buna da o güzel slowların hatrına anca "özensiz" diyebilirim. bütünlük yok albümde, toplama gibi. umarım ileride çok daha iyi işler yapar.
tanım: en kısa zamanda türkiye'ye gelmesini istediğim sanatçı.