2. ne habersiniz alem- i sakata, yine bir kitapla karşınızdayız, 4 tane yetmedi bir tane daha yazalım dedik, baktık tutuyor kopyalıyorlar falan bu son serisi. şimdi baştan söyleyeyim bu kitap kendisinden şüphe olmayan bir kitap, eğer ki kayıtsız şartsız kabul ediyorsanız okuyun yoksa gözüm görmesin çünkü bu inanmayana kafa atan, çarpan bir kitaptır.
edit: world' den sözlüğe geçirişin yarattığı kod hataları.
3. şimdi bu kitaba inananlar böyle hemen belli olur, ne bilelim, yüzü ak pak nur dolu olur, sakalı makalı da vardır kesin güzeldir yani.
4. ve onlar sana indirilen bu güzide sözlere, hatta ve hatta senden önce indirilen güzide sözlere bile inanırlar ve böyle ne olur? kesin bir bilgi ile ahir yaşamın sonuna giderler.
5. işte bunlar en büyük hıya.. özür dileriz en büyük erenlerdir, onların üzerinde varsa yoksa nur, hep nur, hep nur vardır.
6. şüphesiz inanmayanları uyarsan da uyarmasan da fark etmez, onlar yine inanmaz. bunun için hiç onlara bulaşma yoksa sana açıklamalar yapıp foyamızı ortaya çıkarır bu kitabı kafamıza attırırlar.
7. biz onların kulaklarını , kalbine falan haciz getirdik belediyeye zehirlettik, polise ihbar ettik. ayrıca gözlerine perdeyi kapattık bir şey göremezler. ve ahir zaman sonunda en büyük dayağı onlar yiyecektir, uyma o fena çocuklara.
8. aranızda öyle hıyarlar var ki; "biz size ve getirdiklerinize inandık." diyorlar, sonra gel zaman geç zaman bakıyoruz elmalı adem ağacının altın da bir ellerinde rakı şişesi bir ellerinde beyaz peynir demleniyorlar. bunlar için "topluca vurun bizden olmayana" adını verdiğimiz bir şeyi düşündük onu uygularsınız sizin için harika, bizim için hayırlı olur.
9. sonra bunlar sanıyorlar ki "bizi kandırdı" ulan nah kandırdın, sen bizi kandırabilir misin, sen anca kendini kandır.
10. onların kalpleri hastadır. bizde madem hasta bir tekmede biz vuralım diyerekten hastalıklarını biraz daha arttırdık. onlar yalancıdırlar. bunun içindir ki ahir zaman sonu dayak yiyecekler listesinde ön sıralarda yer alırlar.
11. kendilerine "fesat fesat işler yapmayın lan yakarım. " dendiğinde; "senden korkan senin gibi olsun, biz sadece muhabbet ederiz" dediler.
12. evet evet muhtemelen yeryüzünde asıl fesatçılar bunlardır. bir kafa gömün olsun bitsin.
13. ve (yine) kendilerine; "bazılarının inandığı gibi sizde inanın" dendiğinde; "mal mal inanlar gibi mi inanalım?" derler. biz de hastırı çekerdik ama bize yakışmadığı için çekmezdik. bilmezler ki bunlar asıl mal kendileridir. adamlarımızı toplayıp pataklayacağız onları. ne olacak? yarattığımız halt.
14. inanlarla karşılaştıkları zaman "merhaba" derler. ama gelin görün ki bulurlar iki kırmızı kuyruklu, boynuzlu,
eli çatallı otururlar rakı sofrasına "biz onlarla dalga geçiyoruz, biz de sizdeniz. " derler.
15. bilmezler ki aslında biz onlarla dalga geçiyoruz ama belli edemiyoruz. e tabi bunun belli bir süresi var belki diyoruz belli bir süre böyle taşkın taşkın devam ederlerse yollarına başlarına bir şey gelir sonra da biz üstleniriz sonrada "onlar dolaşsın zamanı gelince sorarız hesabını" deriz.
16. işte bunlar hidayeti vermiş, sapıklığı almışlardır. aslında karlı bir alış veriştir ama neyse konudan uzaklaşmayalım.
17. bunların örneği ateş yakan adama benzer, o kim diye sormayın biz de bilmiyoruz, sümer mitolojisinden arakladık, neyse işte onun ateşi etrafı aydınlattığı zaman etraf bizim büyük kudretimiz ile karanlıklar içinde kalır, çünkü bizim kafamız bozulur. yani sanmayın ki rüzgar esti de söndü biz söndürdük. manyağız biz çılgınız hep böyle alangirli şeyler yapıyoruz.
18. bunlar, kör sağır dilsiz diye tabir ettiğimiz en iyi dilenci tipidir, biz yaptık made in yukarısı.
19. ya da bunlar gök gürültüsü ve karanlıkta çarpan şimşekte popo korkusu ile kulaklarına parmaklarını tıkayanlardır (yani gürültüden falan değil ölüm korkusu, inandırıcı olmadı ama idare edin işte of). oysa biz inanmayanları çevirdik.
20. çakan şimşek neredeyse gözlerini kör edecek, neyse her şimşek çaktırdığımızda yani biz çaktırıyoruz bulutların birbiriyle çarpması eksi artı olayıyla falan alakası yok kaba etinizden uydurmayın, biraz yürürler, karanlık olunca dururlar, tabi o zamanlar elektirik, sokak lambası falan yok biz ileride bulduracaktık ama şimdiden söyleyip heyecanının kaçmasını istemedik, ama bir de şöyle bir şey var biz isteseydik, işitmelerini de görmelerini de giderebilirdik ama gidermedik işte manyağız biz.
21. ey homosafiens... pardon insanlar sizden öncekileri de biz yarattık ailecek, sizi de biz yarattık onun için bize kölelik edin, ki sakının, 9 yıldızlı ahir zaman sonu tesislerinde beyaz butlu hatunları mıncıklayın falan keyfinize bakın.
22. biz sizin için neler yapmadık ki, yeri geldi ana, yeri geldi baba, her şey olduk biz size, hatta sizin için yer yüzünü döşek, gök yüzünü şey, neydi onun adı dilimin ucunda, ulan neyi yaratmıştık geçen gün heh buldum gök evet gök, gökten yağmur indirerek (tabi buharlaşmaları filan bilmiyordunuz bu kitabı kaleme alırken kandırmak kolay oluyordu neyse) bununla sizin için çeşitli çeşitli kuru bakla olsun ıslak bakla olsun bir sürü baklagil çıkarttırdık (tabi o zamanlar fotosentezi de bilmiyorduınuz yine kandırabiliyorduk şimdi ne halt yiyecez bilmiyoruz. ) öyleyse nankörlüğün alemi yok bunları bile bile bize eş koşmayın. psikolojik baskı değil bu yanlış anlamayın, kızdırmayın kafamızı.
23. eğer indirdiğimiz bu kitaptan şüphedeyseniz, siz de bunun benzeri bir kitap getirin o zaman görürüz kim ayı kim dayı. ve eğer doğru sözlüyseniz öyle yalanla dolanla işiniz yoksa yanınıza bizden başka tüm şahitlerinizi çağırın.
24. ama nah yaparsınız. yapamazsınız ki nereye yapıyorsunuz, fikir bizim, bizden çıktı kullandırtmam ki noterden onay aldık. o zaman yakıtı insanlar ve taşlar olan mangal ateşinden kaçının çünkü acayip sıcak adı da şeydi, şey ulan biz başına boynuzlu, kırmızı kuyruklu eli çatallı koymuştuk neydi onun adı. heh budum ahir zaman sonu mangalı.
25. ey muhabbet! i̇nanıp da mal mal işler... pardon kitaba yazdıracak güzel şeyler yapmakla uğraşanlara haber sal. ham meyvayı kopardı adem dalından düştünüz dünyaya, alacağız sizi tekrar altından ırmaklar akan bahçalara. hem iki üç de hatun ayarladık onlara, ellerimizle yıkadık tertemizler, yeni çıktılar fırından soğurlar zamanla aman siz de idare ediverin, sonsuza kadar buradasınız.
.................................
ara ayet: biz şimdi bir çay koyup geliyoruz devam edeceğiz. tamam mı homosafiensler. haydin sağlıcakla. biz dediğime de bakmayın, buralarda çok yalnızım, tek kişiyim aslında ben. neyse.
26. şüphesiz ki biz bir sivrisinek mahlukatını da ondan daha güzel bir şeyi de misal vermekten çekinmeyiz. niye diye bir sorun. çünkü bu kitabı yazdığımız sırada siz her hayvanı tanımlayamamıştınız daha, biz de bildiklerinizden verelim dedik. böylece siz inananlar bunun bizden gelen bir hakikat olduğunu anlayacaktınız. oysaki nanmayanlar, "bunlar bu örnekle neyi amaçlamış" derler. çünkü onlar sorgulayıcıdır, sizi gibi değildir durup düşünür ve yorumlarlar. oysa ki biz bunu bilerek yapıyoruz, muhakkak ki bu da başka bir çılgınlığımız, böylece sizin bazılarını hidayete erdirmiş, bazılarınızı da saptırmış oluyoruz. ama muhakkak ki biz gereksizlerden başkasını saptırmayız, içimiz temiz bizim. gerçi onları da niye yarattık düşününce bir sonuca varamıyoruz.
27. ki bunlar var ya bunlar,bizim ahdimizi kesin olarak onayladıktan sonra bozarlar. bu ne terbiyesizliktir böyle, olmaz böyle şey. bizim kendimizle birleşmesini emrettiğimiz şeyi keserler, anandan babandan yardan ayrı koyarlar, bozguncu olup çıkarlar başımıza, muhakkak ki gökyüzünde yalnız gezen yıldızlardan sonra en büyük kayıp onlaradır gök yüzünde.
28. nasıl olur da bizi inkar ediyorsunuz? bu ne terbiyesizlik böyle, biz ömrümüz de böyle şey görmedik, allah allah olur mu hiç öyle şey? oysa reelkarnasyon yok derken sizi ölü iken o diriltti, sonra sizi yeniden öldürecek daha sonra yeniden diriltecek, en son ona döndürüleceksiniz. çünkü biz bildiğiniz gibi değil çok sıkılıyoruz burada onun için hep böyle şeyler yapıyoruz, siz de eğlence oluyorsunuz bize.
29. sizin için yeryüzündeki her şeyi yaratan o' dur, o kim derseniz biziz. hem gök kubbeyi de sizin için yedi kat yapan o' dur. ve o her şeyi bilendir, ama bir şeyi atlamıştır, gök yedi kat değil sürekli genişleyen koni biçiminde acayip bir şeydir, fikir kimden çıktı hatırlamıyoruz ama yaratalım demiştir bir kere işte.
30. hani o bırakıp giderken seni; "muhakkak ben yer yüzünde bir halife var edeceğim. " demişti.onlarda "biz senin neyine yetmiyoruz, sürekli yüceltiyoruz, şükrediyoruz falan filan, saçlarımızı süpürge ediyoruz, yine yeryüzünü kana bulayacak bir adama ne ihtiyaç var" demişlerdi. biz de o zaman demiştik ki " size fazla yüz verdik, muhakkak ki biz her şeyi bileniz, sizin bilmediğinizi biz biliriz. " demiştik. ama gelin görün ki melekler haklı çıktı oluk oluk kan aktı bu halifeler yüzünde, buradan meleklere özürlerimizi bildiriyoruz, demek ki herkes hata yapabiliyormuş.
31. ve ademe onların isimlerinin hepsini öğretti, onların ne olduğunu sormayın burada bir şey demek istedik ama biz de bilmiyoruz, sonra onları meleklere yöneltti "söyleyin lan bunların isimlerini, hadi kurudunuz kaldınız hepiniz. " dedi.
32. melekler apışıp kaldı haliyle, yalakalığa vurup "muhakkak ki sen gerçekten her şeyi bilensiz, bizim ne haddimize bunları saymak, biz saysak saysak ona kadar sayarız, senin bize öğrettiğinden gayrısını bilmeyiz. " dediler.
33. biz de dedik ki ey adem "şu cahillere onların isimlerini söyle de bilgilensinler. " o bu cahillere hepsinin ismini söyleyince "size demedim mi gizli tuttuklarınızı, yerin göğün her şeyin her şeyini ben bilirim diye, he ne oldu? " dedik. böylece çok güçlü kudretliyiz ya hani melek gibi yarattığımız halta kendimizi kanıtladık, yer yüzündeki en gereksiz mahlukatın bile yapmaktan sıkıldığı kendini kanıtlama çabasına girdik.
34. biz de meleklere o ünlü sözümüzü söyledik "ademin elini öpün. " herkes sözümüze uydu bir tek o iblis hıyarı karşı çıktı, burnu hava da dangalakın, olmaz öyle şey, yapmam ben dedi. böylece biz de bizim mekanımız da bize artistik mi yapıyorsun lan diyerekten onu zalımlardan ettik.
35. ve dedik ki " ey adem boş ver sen şunu, üzülme koy arkasına gitsin, sen al karını falan ahir zaman sonu 9 yıldızlı otele yerleş, ikiniz de ahir zaman sonu 9 yıldızlı otelde nerden dilerseniz, istediğiniz kadar yiyin, ama şu ağaca yaklaşmayın, o ağacın meyveler daha gök, ham.. ishal olursunuz alim allah. hem ishal hem de inanmaz olursunuz ona göre. "
36. fakat iblisin aklına iblisce bir fikir geldi ve havanın aşermesi üzerine adem bir telaşla ham meyvayı kopardı dalından. böylece biz de sözümüze uymadı diye kovduk onu, dedik ki; " kiminiz kiminize düşman olarak inin, sizin için yeryüzünde belli bir vakte kadar bir yerleşim ve meta vardır"
37. derken adem nerden aldıysa artık, bizden bir takım kelimeler aldı ve bunun üzerine o onun tövbesini kabul etti. şüphesiz ki o her şeyi kabul edendir, ama nedense şeytanınkini kabul etmeyendir, kişisel bir kin mi var ne?
--
ara ayet: tabi biz ne bilelim ileride sizin sümer lahitlerini okuyacağınızı, biz bu kitabı yazmadan yaklaşık bir bin yıl öne sümerler yazmışlar bu adem hikayesini, tamam itiraf ediyoruz biz bu adem hikayesini onlardan arakladık, ne yapalım daha yaratıcı bir şey gelmedi aklımıza.
38. "inin lan ordan aşağı(ahir zaman sonu 5 yıldızlı otelinden) hepiniz, tarafımdan size bir kullanım klavuzu( mesih) gelir de kim bunu kullanırsa bizden size bir yusuflatma, bir zulüm yoktur. " dedik.
39. inkar edenler ve bizi yalanlayan hıyarlara gelince aha onlar işte varsa yoksa ateş varsa yoksa ateş görecektir. onlar orasının gediklisidir. "bir arkadaşa bakıp gidecektik" ayaklarına yatsalar oranın sonsuz ziyaretçileridir.
40. bu dünya etme bulma dünyası ey israiloğulları hatırlayın bakalım bir siz verilen nimeti; yüzünüze vurmak gibi olmasın da az bir şey mi bu! siz bana verdiğiniz sözü yerine getirin ki bende size verdiğimi getireyim. yok öyle sen tanrısın vermek senden ayakları her şey karşılıklı.
41. şimdi size biz 4 adet kitap gönderdik ama bu serinin son kitabını şimdi yolluyoruz; ellerinizdekileri atın ve an an inmekte olan bu kelimelere bağlılığınızı gösterin. bunu inkar edenlerin en önde bayrak sallayanı olmayın. kelimelerizi ederinin altına satmayın muhakkak ki en çok para din işindedir. ve bize "ne diyorsun lan", hadi oradan gibi laflarla karşı gelmekten sakının.
42. hak ile batılı çorba edip yok efendim bunun tuzu eksik demeyin. hakkın içinde batıl olmaz. hakka gelin.
43. din sömürüsü yapın, belli bir yerde ibadet edin bunu elalemin gözüne sokun, zekat verin ki fakirler ulan bu din bizim ne işimize yarıyor demesin. ruku olayına girildiği vakit işte o an sizde ruku edin; çıkışta da iki bira içip dine gelin.
44. siz aha bu kitapları okuyorsunuz peki okuyalım anlayalım kısmına bakıyor musunuz hiç? kendinizi unutup başkalarına iyi budur iyi şudur demek niye? bu hareketin çirkinliğini anlamıyor musunuz?. tabi bunu biz de yapıyoruz ama biz büyüğüz size ne. haddinizi bilin!
45. sabırla ve usanmadan ibadet edip bizden yardım dileyin elbet gerekli çalışmalarınızı yerine getirdiğinizde size yardım edip istediğinize ulaştıracağız. siz de biz çalışıp kazanıyoruz sanıyordunuz değil mi? hahaha! sizin çalışmanızı sağlayıp, istediğinizi veriyoruz. ee yukarda işler böyle; ne kadar ekmek o kadar köfte.
46. onlar (kim ulan bunlar) bize ulaşacaklarını çok iyi bilirler.
47. ey israiloğulları. ulan nankörler gözünüze dizinize dursun verdiğim nimetler. onları ve sizi cümle alemden üstün tuttuğumu hatırlayın.
48. öyle bir günden sakının (nasıl bir gün olduğunu henüz aciz diliniz tarif edemediğinden açıklama getirmiyoruz.)
hiç kimse hiç kimseye borç vermez; bankalar mudilerini evlatlıktan atar. onlardan hiç bir fidye alınmaz (ulan kim bunlar) tövbeleri de kabul edilmez. (bu kelimeleri niye koyduk bizde bilmiyoruz ama bir sayı var kafamızda ona tamamlayacağız ki mucizevi görünsün aah ulan ah biz olmakta zor iş.)
49. hani bir zamanlar firavun vardı; oğullarınızı öldürüp, kadınlarınızı sağ bırakırdı. bak kafamı kızdırmayın tekrar salarım başınıza; hani biz onun ailesinden kurtarmıştık sizi. siz de biz kurtulduk sanıyorsunuz değil mi nah siz kurtuldunuz, biz kurtardık işte. bunda amacımızda bir imtihan bir sınav yapmaktı. yukarıda işler çok zor rüzgar bile esmiyor öyle sıkılıyoruz ki ne yapacağımızı şaşırıyoruz. bu da o sıralarda çıkmış bir plandı. ne yapalım bizimde sıkıntılarımız oluyor.
50. hani sizin için denizi yarmış firavun ve sülalesini suda boğmuştuk. hiç hatırlamıyorum ayakları yapmayın hatırlıyorsunuz işte, arkamızdan mı uyduruyoruz efsane mi yaratıyoruz bir bildiğimiz var ki söylüyoruz.
51. biz musa bey ile 40 gece için sözleşmiştik. ama siz nasıl bu anlaşmayı bozarsınız, nasıl buzağıya taparsınız. buzağıya tapmanın bir mistikliği bir havası mı var. bir de bize bak ortada yokuz, kendimizi öne sürüyoruz, ahir zaman 5 yıldızlı otelimiz, ve insan yakıtlı kazan dairemiz falan var. bizim ondan ne eksiğimiz var.
52. ama biz yinede sizi affediyoruz büyüklük bizde kalsın belki şükredersiniz. görgüsüz değilsiniz ya.
53. hani belki aklınız başına gelir diye musa bey' e bir kitap ve furkanı yollamıştık. ah yazık o adama sizin yüzünüzden dert sahibi oldu.
54. musa bey, şu hıyarlara de ki; "bre mallar, hiç buzağıdan tanrı olur mu? gelin mallığı bırakın, ona dua edin, kendinize çeki düzen verin. o sizi affeder. " böylece bizde onları affettik. o çok merhametli, çok affedicidir.
bozuntuya vermeyin buralarda bize ne bir mektup yollayan var, ne bir selam yollayan, böyle kendimizi överek tatmin oluyoruz. kendi kendine övünmek iyi bir şey değil tabi siz yapmayın ama ben yaparım hıh.
55. hani siz musa bey' e "onu görmedikçe inanmayız. " deyip akıllıca bir yola başvurmuştunuz. böylece siz etrafa aval aval bakarken nasıl verdik ama elektiriği, düşürdük yıldırımı. iyi mi oldu böyle, sizin neyinize sorgulamak inanın lan işte.
56. tabi biz öyle manyak öyle çılgınız ki öldürdükten sonra şükredin diye sizi yine dirilttik, dalgacıyız biz çünkü.
ara ayet: biz çılgınız manyağız işte böyle siz burdan kısadan hisse çıkara durun bizde kendimize yeni eğlenceler bulalım. ah bak dilime dolandı bu biz biz. yalnızlık öyle zor ki kafayı yememek zor. siz sanıyor musunuz ki bunları bilinçli yapıyorum hayır kafayı yemek üzereyim o yüzden tüm bu çılgınlıklar aah ah.. yukarısı öyle tenha ki.. eleştiriye de açığız biz hem.
ilk beş word sahifesi ilk inananları getirmekle birlikte; gökten bir kaç sahife daha nail oldu. ayrıca ekşi sözlükte çakma mesihe özenip sureyi düzenlemeye kalkan andavalı esefle kınıyorum, herkesin fikri kendine. 2007' idi, niyetsiz sözlük henüz yeni kurulmuştu ilk 5 word sahifesi nail olduğunda.
makara suresi bölüm 2:
57. bulutların üzerine sofra kurduk, size kudret helvası ve bıldırcın indirdik. güncel olmayan bakara versiyonunda size bu sözü, bulutları üzerinize gölge kıldık ve size kudret helvası ve bıldırcın indirdik. olarak söylemiş idik. gel gelelim zaman değişti, helvanın yerini rakı aldı neyse. neden bıldırcın indirdik, henüz biz de çözemedik. ama kutsal olarak atfettiğimiz bu kitapta bir şeyler yaptığımızı göstermek gerekiyordu. neyse. size rızık olarak gönderdiklerimizi adam gibi temiz temiz yiyin, pisleterek bize zulmettiniz mi sanıyorsunuz? ancak kendinizi ishal ediyorsunuz.
58. hani: " şuraya gidin, istediğiniz gibi yiyin için eğlenin, kapısından alçak gönüllü, kimseye dayılanmadan girin ve rabbim bizi affet deyin, biz de sizin hatalarınızı gözden geçireceğiz eğer uygun görülürse belki bağışlarız " demiştik.
59. derken, onların içindeki zalimler, sözü evirip çevirip bize soktular. bizde onları halktan ayırdık, üzerlerine gökten gani gani azap indirdik.
60. hani musa bey, bize ille de su ver, ille de su ver demişti. biz de, "asanı kayaya vur. " demiştik ve kayadan oniki parmak bağırsağı kıvamında su fışkırmıştı. bayılıyoruz böyle şeyler yapmaya. hani böyle şaşırıyorsunuz ya, ulan nasıl gülüyoruz yukarıda nasıl gülüyoruz hey gidi hey.
61. hani, "ey musa bey, bu ne böyle her gün kuru fasulye, her gün kuru fasulye biz böyle şey görmedik. o çok övdüğün rabbine yalvar da yanına pilav ile komposto göndersin. " demiştiniz. yav kusura bakmayın, o sıralar cennette fazla stok yoktu, sol el üçüncü parmağımda çok yorgundu ol diyemedik, o yüzden başınıza yoksulluk sefalet sardık bir bahane uydurup; üstüne bir de cebreail hatırlattı sizi lanetlemişiz; ters günümüze denk gelmiş neyse, koca kainat, her şeye yetişemiyoruz ki.
62. işte bu yüzden bir telafi yolluyoruz, içinizde lanetlenen soylar, hatta hristiyanlar, yahudiler, müslümanlar, sabiiler olarak inançlı kişiler içinden salih amel dediğimiz, (güzel isim mikail buldu. ) amelleri işleyenlere, cennette yedek kontejan açtık.
63. hani sizden gönderdiğimiz kitaba göre amel edeceğinize dair söz almış idik. ( yav düşünün artık işler o kadar yoğun, yarattığım boktan söz alıyorum ) tur dağını tepenize dikmiş. (jeoloji falan yalan o dönem, biz varız. ) " kitabı sıkı sıkı tutun, içinden bir şey eksilmesin. " demiştik.
64. bundan sonra yine yüz çevirdiniz, bu kadar olur yav; bir yaratılan bir yaratılana bu kadar çektirir; hiç mi insaf yok kullar, hiç mi. dua edin ki bol merhametim var da ziyan olmadınız.
65. şüphesiz içinizde cumartesileri izin günü yasağını çiğneyen kapitalistler vardı; "biz onlara maymun olun dedik. " oldular. ya böyle işte, tek sözümle rezil de ederim, vezir de. neyse gel zaman git zaman affettik bunları tekrar insan yaptık, o şerefsiz darwin çıktı ortaya, neymiş insan maymundan gelmiş. ben yarattım ulan ben, ben yaşar usta. çok pardon, burada da iyi gidiyor türk filmleri öyle demek istememiştim.
66. biz bunu yaptıysak, ibret olsun diye yaptık. ama gören eden yokmuş, ters zamanda yapmışız. yazık oldu.
67. hani musa bey: "allah sizden bir sığır kesmenizi istiyor, kesin barışın. " demişti. siz de: " ey musa, işin gücün mü yok; karının acıkınca bile tanrı emrediyor demeye başladın, sen bizle testis mi geçiyorsun. " dediler. musa bey: " kendini bilmez, sizin gibi dangalak olmaktan allah' a sığınırım. " demişti.
68. "rabbin için dua et onun nasıl bir sığır olduğunu açıklasın. " evet, eski bakara versiyonunda böyle demişiz, ama gördük ki bazı ibneler bizimle bu konuda dalga yaptı, bizzat şeytan geldi sen nasıl bir sığırsın açıkla bakalım dedi çok içlendim. öyle değildi, yani istediğimiz sığırın tarifini sordular, neyse. bizde demiştik ki: " ne yaşlı ne körpe, orta yaşlı bir sığıdır. " ( biz değil sığır ulan sığır. )
69. " rabbine bizim için dua et, rengi neymiş ? açıklasın. " dediler. içte parma sporluluk var tabi, "bakanların rengini açan sapsarı bir sığırdır. " dedik.
70. onlar: "rabbine bizim için dua et, nasıl bir sığır açıklasın; çünkü bu sığır milletinin hepsi birbirine benziyor. " dedi.
71. musa bey; "o kusursuz, sol arka lobunda bir beni olan; gözleri hafif şehla bir sığırdır. " dedi. ve böylece sonunda sığır kestiler. neredeyse yapmayacaklardı o kadar sorup sorup adiler.
72. hani zamanında birini öldürmüştünüz de, sübyan gibi o yaptı der dururdunuz. şüphesiz allah kimin yaptığını ortaya çıkaracaktı.
73. "sığırın bir parçası ile öldürülene vurun. " dedik. ölü dirildi. inanır mısınız, biz bile hayretler içinde kaldık biz ne yaptık diye. o değil de işte biz buyuz ya, işte düşünesiniz diye mucizelerimizi böyle gösteririz.
74. bundan sonra kalpleriniz yine oldu taş hatta daha katı beton beton. taş vardır, içinden su akar. taş vardır ayak tırnağı gibi bir yere çarparsın düşer; ona göre.
75. şimdi bu heykellerin size inanacaklarını mı sanıyorsunuz ? ulan bize bile inanmadılar be, hatta söylediklerimizi tahrif ettiler.
---------
ara ayet: malum 286 ayet şimdilik bu kadar, devamını bir başka mağra günü aktaracağız; oradan kaybolma pir sultan çakma.
derin bir sevgi dini olan akheramosizm' in macerası gökten inen ilk beş sahife ile başlamış idi, o sahifeler indi indi indi ve sonunda kitap oluşmaya başladı. 286 ayetlik makara suresi ile inmeye başlayan akheramosizm dinin kutsal kitabı. dip not: ibadet gerektirmez.
makara suresi bölüm 3:
76. onlar akheralar (inanlar) ile karşılaşınca, " inandık " derler. birbirleriyle baş başa kalmaya görsün hemen başlarlar çekiştirmeye aynen şu kelamları ederler: " bize musa bey belli ki bir din bıraktı, siz onlarla karşılaşınca neden açık ediyorsunuz, tanrının bize gönderdiğini neden paylaşıyorsunuz. aklınız ermiyor mu "
77. tani onlar bilmiyorlar, biz onların bildiğini zaten biliyoruz açığa vurmuyoruz. çünkü oyunbazız, çılgınız biz.
78. bunların bir de tecahül kalmış grupları vardır, kitabı bilmezler arka loptan sallarlar. onların bildiği yanlızca kuruntudur, aldanmayın.
79. vay o kimselerin haline diyoruz tam burada. elleri ile kitabı yazarlar, sonrada allah katından geldi diye satarlar. tamam sevgili akheralar elbette karnınızı doyurmanız lazım, ama bizi alet etmeyin. nasıl bozuluyoruz yukarıda bir bilseniz.
80. onlar dediler ki: " ateş bizi bir kaç gün dürtecektir. " ey sen akhera onlara de ki: " ondan söz mü aldınız bre deyyuslar, eğer öyle ise o' verdiği sözden dönmez, ama ki uyduruyorsanız vay halinize. "
81. hani böyle ne bilelim, kötülük işleyip içi dışı kötülük olanlar var ya. aha onlar cehennem de ebedi kalacak olanlardır. saptırmayınız.
82. imana gelip, salihi sevenler ise cennete ebedi kalacak olanlardır. o karı senin bu karı benim, o fasulye senin, bu nohut benim at koşturacaklardır.
83. hani biz musa bey' in ümmetinden : " bize inanacaksınız, inanıyormuş gibi yapmak yasak; büyüklerinizi sayacak, küçüklerinizi seveceksiniz, kadınsanız evinizin kadını, adamsanız evinizin adamı olacaksınız. " diye söz almıştık. gerçi buna söz almak denmez emretmiştik ama olsun. sonuçta biz biziz, aslında biz biriz neyse. onların içinden pek azı bizi takıp da bunlara uydular.
84. hani, "birbirinizi dürtmeyeceksiniz, ayrıca kimseyi evinden tahliye etmeyeceksiniz. " de demiştik. sorsak helal süt emmiş olanlarınıza. (ki biz onların kimler odluğunu bilmekteyiz. ) onlarda şahitlik ederler. ne kadar biz oslak da hala şahide ihtiyaç duymamız da ilginç değil hani biz de çıkamadık işin içinden.
85. şimdi öncelikle söylemeliyiz ki biz ne yapıp ettiyseniz alayını biliyoruz. dahine bir fikir ile iki omuzunuza iki tane yazman kondurduk, bize kuşlar söylüyor neler olduğunu. siz ki hiç bir sözü tutmadınız. bundan sonra olacaklardan biz sorumlu değiliz.
86. onlara biz melekler ile aramızda dünyayı aldı ahireti sattı diyoruz. onların sonu pek hayırlı görünmüyor.
87. and olsun, ( artık kime and oalcaksa, sanki bizden büyük biri var. ) biz musa bey' e bir kitap verdik. ondan sonra ard arda mesih yolladık. niye yaptık biz de bilmiyoruz. aslında musa bey de yeterdi, gücümüz var çünkü. size gönderdiğimiz mesihler hoşunuza gitmeyince onları yalanlayıp öldürmediniz mi?
88. " kalplerinizde bir sorun var " dediler. ama öyle değil işte, baktık işin içinde hainlik var, biz onları müdürledik, elektirikli bir aletle yaktık gitti.
89. kendilerine tevratı tasdik eden kuranı yollarınca inkar ettiler neyse dedik, bir şans daha verip aha da bu kitabı yolluyoruz.
90. bu şansınızı iyi değerlendirin. bu arada inkar edenlere fena şeyler yapacağız söylemesi.
91. onlara bu yeni indirilene iman edin dedik zamanıda, ille de bize inidirilene iman edeceğiz dediler. ulan dedik o eskidi zamanında gönderdik şimdi vazgeçtik, düşününce kötü bir fikirmiş sonradan anladık yenisi bu inanın. inanmadılar, bir de üstüne fena dalga geçtiler nasıl o' sun diye.
92. and olsun, (ağız alışkanlığı yoksa insan oldğuğumdan değil ) musa bey size açık mucizeler getirmişti de, siz istemeyiz demiştiniz. (aslında burada and' a gerek de yokmuş. )
93. hani tur dağını tepinize indirerek sizden söz almış, size kitap yolluyorum ona sarılıp uyuyun demiştik. siz de gidip öküz gibi öküze tapmıştınız. biz size sadece acıyıp güldük.
94. de ki: " eğer doğru oaln tengrimin söyledikleri değilde, sizin koca öküzün söyledikleri ise haydin ölümü isteyin. "
95. fakat kendi kendilerine önceden yaptıkları işler için, tabi bizden korkmak da var ortada, ölümü isteyemezler. sonuçta cehennem diye bir şey var. biz yaptık.
96. and olsun, sen onların yaşamaya bize eş koşanlardan bile düşkün olduğunu gözlemleyebilirsin biraz uğraşsan. ama gel gelelim biz tezgahı fena kurduk, ne kadar yaşarlarsa yaşasınlar, eninde sonunda gelecekler bu ateşi tadacaklar.
97. de ki : " bir ihtimal daha var, o da ölmek mi dersin. "
98. her kim bizi, meleklerimizi; sevgili mesihimiz akheramosis' i inkar ederse bizim düşmanlarımızdan biridir. söyle canım ne dersin.
99. and olsun, biz sana bu sefer öyle laf oyunları olmayan direk anlayabileceğin ayetler yolladık. bunları inkar edersen demek ki seni yaratırken elimiz kaymış.
100. onlardır ki, bir anlaşma yaparlar bir bozarlar. bu duruma hiç şahit olmadın mı?
101. onlara yolladık kitabı, sonra içlerinden bir kaçı bilmezden geldi kitabı arkalarına attı. sonra onlar öldü, inanır mısınız nasıl yanıyorlar; biz bile bu kadar azap yaratabileceğimizi düşünmemmiştik.
102. bu ayet eski kitapta süleyman bey ile ilgili olarak gönderilmişti bizim tarafımızdan. eski kitaba şöyle bir göz attık çok uzunmuş, bu ayetin hükmünü kaldırıyoruz fena üşendik.
103. kim bizim emirlerimize karşı gelmeden uyarsa, biz onun için belki bir iyilik düşünürüz.
104. bizi gözet değil, bize bak deyin demişiz eski kitapda; ama anlam veremedik bunu da boş verebilirsiniz. laf kalabalığı yapmışız.
105. iyi dinleyin şimdi, biz aslında iyi tengriyiz, böyle lütufumuz bol, elimiz açık. adam gibi inanana vermediğimizi bırakmıyoruz.
106. bu arada kaldırdığımız ayetler için eski kitaptan bir alıntı yapıyorum, 106 hala eski 106' dır. 106 numaraları ayetin, bir bentten oluştuğu için bir bendine dayanarak 102 numaraları ayet kaldırılmıştır. ilgili ayetimiz: "biz herhangi bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturur (ya da ertelersek), yerine daha hayırlısını veya mislini getiririz. allahın gücünün her şeye hakkıyla yettiğini bilmez misin? "