Her şeyin olur da, güzelliğin resmi ideolojisi olmaz
mı? Oluyor elbette...
Hemen
hemen tüm kadınlar, moda dergilerinin sayfasını süsleyen güzeller,
fabrikadan çıkmışcasına, bir birinin kopyası. Ve hep aynı, belirlenen
(ince bel, uzun bacaklar, dolgun gögüsler vb..) ölçülerle sunuluyor.
Bununla da kalmıyor, günlük haber gazete ve dergilerin de, hatta ve hatta "entelektüel" sanat dergilerinde de, erotika adına, Playboy
edebiyatı yapılıyor, "kusursuz" hetero güzellik sergileniyor. Bu
olayın, cinsiyetçi yanı bir tarafa, bir de faşizmle örtüşen ırkcı yanı
var.
"Zevkler ve renkler tartışılmaz", denerek de, bu banal
liberalizmin ahlakı örtbas edilmeye çalışılıyor.
Her bireyin bir
güzellik anlayışı vardır elbet. Erotikası da kendisini ilgilendirir.
Ama, bunu, resmi ideolojinin değirmenine su taşırcasına yayımlarsa,
elbette tartışmak da kaçınılmaz olacaktır. Bu, genelde kadın
güzellik anlayışının, eski Çin'deki anlayıştan bir farkı yok. O
zamanlar, kadınların ayaklarını küçük olsun diye, zorla bağlayıp
sakatlıyorlardı, şimdi de, moda sektörünün arkasındaki (çoğu erkek)
beyinler, kadınları, cinsiyetçi ideoloji ve onun beğeni kalıpları ile
sakatlıyor. Kadının, ayağının küçüklüğüyle, güzelliğinin kıyaslanması da
bir başka saçmalık!!! Dadaizm, sürralist akım gibi geleneklerden
öğrenecek çok şey var, verili kalıpları sorgulamak ve parçalamak için.
Faşizm, sırf milliyetçi ve ırkçı değil, aynı zamanda da cinsiyetçidir.
Kendilerine dönüştürücü misyonu biçmişlerin , kültürel faşizmi
beslemede daha titiz davranmaları gerekir.