gerçekleri iyi özümsemek gerek. bugünün dünyasında devrimci/sosyalist/devletçi gençlerin birçoğunun düştüğü bir yanılgıdır bu. düzeni eleştirirken, ideal düzene vurgu yaparken geçiş aşamaları hep eksik bırakılmıştır.
solunum cihazına bağlı yaşayan bir hastanın solunum cihazını devre dışı bırakmak gibidir bu. akp'yi, chp'yi ve tüm siyasi partileri eleştirirken eğer tek dayanak sermayeciler bunlar demekten ibaretse, ortaya bir gecede nasıl tamamen devletçi sosyalist sistem koyacağını açıklayamayacaksa laf salatasından başka bir şey değildir.
devletçi sistemin güçlenmesi için akp sürecinde sikilen devletçi anlayışın önce geri kazandırılması bile ne kadar zorlaşmıştır görmek gerek. bir yandan güçlü bir devlet mekanızması isteyeceksin, ama diğer yandan içi boşaltılmış, tüm kar getiren işletmeleri peşkeş çekilmiş, kağıt üstünde sadece yasa koyucu ve kolluk gücü sahibi bir şeyden ibaret kalmış devletin sosyal devlet anlayışına hizmet edebileceğini düşüneceksin. garabettir. zira bugün eleştirdiğin devlet bu devlettir. o halde onu ayağa kalkındırmanın yollarını özümsemek şart.
öncelikle devletin elinden çıkarılmış stratejik işletmelerin yeniden kazandırılması gerekir. devletin sadece vergi ile değil, işletmelerden edindiği karla da sosyal devleti göstermesine fırsat vermek, hem halkın üzerindeki yükü sosyal devletin gerektirdiği gibi azaltacak hem de kolaylaştıracak. uçuk cari açıklar verip kapitallere en yüksek faizi veren bir ülke haline gelmişken, devletin bu açıkları kapatmak için tek proje üretmeden borçlanma yoluna gitmesi akp'nin, dolayısı ile emperyalistlerin türkiye'yi bölme planlarının en etkili metodudur uzun vadede.
(bkz: akp nin türkiye yi bölme planı/@fidelcastro)
şu süreçte bir iktisatçı olarak net söyleyebilirim. kapitalist sistemden kurtulmak için onu iyi anlamak ve onu yine kendi silahları ile bir süreliğine vurmak gereklidir, hele ki gücün yeniden kazandırılması şartken. nasıl olacak bu?
- temiz siyaset anlayışı getirip, net bir şekilde yasalaştırmak lazımdır.
- devleti bile bile zarara uğrattığı mahkemece kesinleşmiş kişilerin hala başbakan olmasını önleyecek bir anlayışın gelmesi lazımdır.
- devletçilik sisteminin işlerlik kazanması lazımdır.
- ülke ekonomisinin güç kazanması için tez elden bütün işletmelere yatırım kolaylığı, uygun yatırım altyapılarını uygun kanallara yönlendirebilecek sosyal faydacı kalkınma projelerine imza atılmalıdır.
- cari açıkların giderilmesi için borçlanma politikalarından vazgeçip, kar ederek bunları finanse edecek yatırım projelerine imza atılmalıdır.
- dengeli kalkınma siyaseti güdülmelidir. bölgesel farklılıkların ve fırsat eşitsizliklerinin kaldırılarak hem sosyal sorunların çözümü, hem de iktisadi sorunların çözümü sosyal devletçilik anlayışı içerisinde çözülmesi gereklidir.
sonuç itibariyle devletin halkın sırtına yük bindirmeden, vergi ile iliğini sömürmeden de sosyal devletçilik yapacak bir güce kavuşturulması lazımdır. zaten iş bu noktaya getirildikten sonra siyasi, ideolojik, uzun vadeli yaşamsal tartışmalar için daha uygun bir ortam oluşmuş demektir. zira şu süreçte yaşamak denen hadise bile insanların boğazına düğümlenmiş bir sorun iken, bir gecede kapitalist sistemden kurtulmayı düşleyip, rasyonalist mantıkta vatanını, milletini, devletini düşünen ve ona uygun -her ne siyasi görüşe sahip olursa olsun- insanları eleştirmek, şovenistlikten öte bir şey değildir. zira devrimci gençlerin de anlaması lazımdır ki, sosyal bir devlet isteniyorsa, öncelikle güçlü bir devlet yaratmak hakikati yaşamsal bir önem arz etmektedir.
--bir gecede kapitalist sistemden kurtulmak--
bu bağlamda kemal kılıçdaroğlu'nun sosyal devlet için gerekli güçlü devlet anlayışına hizmet edeceği açıktır. güçlü br devlet için yakalanan bu fırsatı horlamak, devrimci/sosyalist gençlerin kendi davasına ihanetidir aslen. zira varsa daha iyi bir fırsat, devletin içini iyice boşaltan iktidardan ziyade iktidarı ele geçirme gücü olan ve devletin güçlülüğüne hizmet edecek daha güçlü bir aday varsa, affedin göremediğim için. lakin gerçeklerin bu kadar net olduğu bir ortamda yıkıcı muhalefet yapmak da yine hem bu millete, hem de davamızın yaşama ihtimaline vurulan bir darbedir, bunu da özümsemek gerek.
