brezilya milli takiminin teknik direktörü. takimla da milletiyle de arasi bozuktur, ama avrupalilar cok tutarlar onu, "simdi kizarsiniz, ama ilerde cok tesekkür edeceksiniz " derler.
teknik direktör olarak futbol anlayisi g.amerika´da cok avrupa´ya yakindir. avrupa takimlari "takim futbolu" oynarlar (ispanya ve portekiz haric). takim futbolu, dengeli bir tür futboldur. ama daha az zevkli ve renksizdir. ama bunun yaninda alinan skorlar istikrarli olur.
güney amerika futboluysa "kisisel fotboldur" genel baglamda, sahislarin yetenek ve dogaclamalarina göre "ortadan idare eder". cok büyük dogaclama üstadlari oldugu icin brezilya yillardir,kendisini hep finallere tasiyabilmektedir. ama bazen sürprizler de olabilmektedir. hep söylenir - brezilya milli takimi takim oyunu "team work" üretmemektedir. takima bir sürü top teknigi cok yüksek "firlama" doldurulmakta, karsi tarafin yapacagi bir aciga dogru pusuya yatilmaktadir. brezilya nin simdiki taktigi buydu.
ama bu "silahlar" takim oyunu oynayabilen, fransa, almanya gibi susturulunca, brezilya dissiz kalmis dinozor haline dönmekteydi. adamlar bu tür cok kötü sürprizleri artik yasamak istemedikleri icin basa dunga´yi getirdiler, ve brezilya "team work" üretmeye basladi...dünkü paslasmalar falan harikuladeydi. ve ortada "üstünde calisilmis bir senaryo" vardi....iste burasi cok önemli...üstünde calisilmis ve provasi yapilmis senoaryolar üzerine oyun oynama anlayisi...dunga´nin brezilya´ya getirmeye calistigi anlayis budur. o yüzden almaz ronaldinho´yu takima. onun anlayisi dunga´nin kine pek uymaz.
ama
eskiden avrupa gazeteleri "bu takimin teknik direktörü soyunma odasinda taktik adina ne söylüyor acaba bu futbolculara" diye sorarlardi. adamlar "dogaclama" futbol oynarlar ve bu da cok ilginc yaraticiliklarla dolu bir sürü sahneye sebep olurdu. brezilya´yi brezilya yapan, "sokak" futbolunun preofesyonel sahalara cok estetik bir bicimde tasinmasi olayidir. dunga, takima avrupai bir formasyon kazandirmak istemekle sadece takimin "bazen zirvaladigi anlari" azaltmak amaci gütmektedir. dogrudur, puan bakimindan 1-0 la 4-0 arasinda hicbir fark yoktur.
ama o ünlü dogaclama üstadlarini bu sebepten dolayi kesip takima arada bir zirvaliyor, tek kale mac oynayip maci kazanamiyor bazen diye bambaska bir yön vermeye calismak ne derece dogrudur, orasi bayagi bir tartisma götürür.
sonucta dunga, istedigini elde ettiginde belki de takim artik herhangi bir avrupa takimindan farkli oynamayan bir takim haline gelecektir. ama maclari kazanir. orasi öyle. ama o improvizasyon da ölür.
büyük ihtimalle sogukkanlilikla düsündügümüz zaman dunga haklidir savundugu fikirlerde. ama o eski brezilya´yi gene de herkes görmek istiyor. herkes...futbolunu getirmeye calistigi avrupalilar da istiyor, o improvize üstadlarini görüp onlara hayran olmayi... dogaclamaya da yer veren bir takim oyunu gelistirse, en güzeli olur, ama öyle bir sey de yok. secim meselesi. ya senoryoyu ortaya koyar onun üstünde calisirsin, ya da siz nasilsa bi yöntemini bulur gol atarsiniz der, adamlari sahaya sürersin. bir tiyatro oyunun ya bütün replikleri yazarsin herkes ona göre konusur, ya da olayin gelisimine göre herkes improvize yapar. ama senin improvizen bir kismi yazilmis karsi replige büyük ihtimalle uymayacagindan, o isin ortasi da pek olmaz.