27 mayıs ihtilalinden sonra, milli birlik komitesinin bütün gücünü çekip silahlı kuvvetler birliğine devreden albay.
türkeş'in başını çektiği inönü karşıtı 14'ler sürgüne gönderilince milli birlik komitesi bütün gücü eline aldığını zanneder. öyle ki milli birlik komitesinin kudretli albay, binbaşı ve hatta yüzbaşıları protokollerde ön sıradadır ve tören geçitlerinde orgenerallerin önünde yürümektedir. aşırı derecede inönü karşıtı olan, kara harp okulu komutanı albay talat aydemir bu duruma çok sinirlenir. çünkü o kıdemin üstünlüğüne inanmış bir subaydır.
inönü'ye olan garezi de had safhada olduğu bir dönemde genelkurmay başkanı cevdet sunay'ın yönettiği bir toplantıda bütün kuvvet komutanları ve generalleri aşarak hareretli bir konuşma yapar ve "ben chp'nin askeri değilim. ben bu milletin askeriyim. hepinizi uyarıyorum bu ülkede bir kez daha devrim olacak. hangi komutan şu anda kendi birliğine sahip, çıksın söylesin" diyerek "bütün birliklerin komutası bende" demeye getirmiştir. kendisi pek dikkate alınmayınca istanbul birinci ordu komutanıyla harekete geçmiş ve bir anda milli birlik komitesinin üstünde bir güç oluşturmuştur. ankara ve istanbuldaki muvazaffaf birliklerin hepsi kendisine destek verince ihtilal hareketini başlatmış, 27 mayıs'ın devletin başına getirdiği cemal gürsel, ismet inönü, cevdet sunay ve milli birlik momitesinin tüm elemanlarının çankaya köşkünde esir almıştır. lakin "kardeş kanı dökülmesin" diyerekten ihtilali sonlandırarak ismet paşa ve diğerlerini serbet bırakmış ve yine başbakan ismet paşanın imzasıyla emekliye sevkedilmiştir.
gücünün zirvesindeyken göstermiş olduğu bu zaafiyetten daha büyük bir ahmaklıkla, emeklilik yıllarında sadece 2 tankla ikinci bir darbe girişiminde bulunmuş başarısız olunca da ismet paşa tarafından idama gönderilmiştir. mezar taşında ahmaklığını en güzel şekilde anlatan "harbiyeli aldanmaz" yazar. 2 tankla darbe yapabileceğini zannedecek kadar ahmaktır.