kürt meselesinin kökeninden çok sonucudur. anlayamayanlar için tekrar ediyorum. kürt meselesinin kökeninden fazla sonucudur.
terör başlamadan önce yani 12 eylülden önce solcular ve hümanistler kürt meselesinde kürtlere destek vermişler ve gerekirse mücadelelerinde yanlarında olmuşlardır.
faşizmin tanımı: ezilmiş bir grup insanın intikam duygularıyla ve ezilmekten kurtulmak için birleşmesidir. yani bir çeşit kan davasıdır.
yani bir yerde faşizm varsa o topluluk önce ezilmiş olmalıdır. güçlü milletlerde, güçlü topluluklarda faşizm görülmez. insanlar zulümden kaçmak için kendi fikirlerini,duygularını bırakır ve canını kurtarmak için sürü psikolojisiyle hareket etmeye başlar.
osmanlı güç kaybetmeye başladığında zayıflığının sebebini emperyal devlet olmamasına bağladı ve daha önce kültürlerini yaşamaya izin verdiği topluluklara baskı uygulamaya başladı. onları merkeze bağlanmaya zorladı. yine de hafif gelen bu baskılar kürt toplumunda ara ara baskı arttığında isyanlara neden olsa da pek sorun yaratmadı. jöntürkler ve sonrası ittihat ve terakki partisi döneminde osmanlı yönetimi türk olmayanlara sert baskı yaptı. çoğu millet kopmaya başladı. padişahın da isteğiyle kürtler din birliği nedeniyle bu baskıyı görmemeye başladılar. hatta memleketin sahibi olarak onlarda diğer azınlıklara baskı uyguladılar. ardından kurtuluş savaşında ermenilere yaptıkları yüzünden başlarından geleceklerden de korkarak türklerle birlik oldular. kurtuluş savaşını yapan meclis din birliğini kullanarak türkler ve kürtlere ait ortak vatandan bahsediyordu. sonra 1923'te cumhuriyet ilan edildi ve ardından yeni meclis kürtleri dışladı. devlet; din birliğini de bir kenara atarak türklük ideolojisindeki ittihatçıların büyük oranda eline geçti. türklük değil türkçülük yapan bir anlayıştı. milletin ırkı ne olursa olsun türk milleti kavramı etrafında toplanmayı emretti. kürtler bunu büyük oranda reddettiler ve merkeze bağlı olmayı kabul etmediler. çünkü onlar osmanlı dönemi boyunca özerk yaşamışlardı. ardından baskılar yaşandı, ayaklanmalar ve ölümler birbirini izledi. bir çok köy boşaltılıp insanları iç anadolu çöllerine sürüldüler.
yıllar geçti ve ülkede çok partili sistemin gelmesi ile en azından oy için kürtleri adam yerine koyan politikacılar görmeye başladık. parti kavgaları arasında kürtlerle oy içinde olsa ilgilenen olmadı. aşiret ağaları ile politikacılar işi götürdü. bu arada eskisi gibi baskı da yapılmıyordu. ağaların baskısı altında koyun sürüsü olmaktan bıkan kürtlere solcular el uzattı ve ağalık rejimine baş kaldırmaya başladılar. bu arada 12 eylül her şeyi yeniden başlattı.
yeniden herkesi türk milleti yapma kavgası yürütüldü... farklılık güden kim varsa sağ sol demeden bir kıyım yaşandı ve politika dar bir alana sıkıştırıldı. insanların politikaya bulaşması istenmedi. kürtleri ise asimile etmek için sert tedbirler kondu daha önce uutulan, terk edilen kürt asimilasyonu tekrar başladı. fakat çok partili rejimde yani demokrasilerde asimilasyon uygulamak oldukça zordur. çünkü siz sindirmek istesenizde oy verme hakkı onun asimilasyonunu engeller. iletişimin de artması ile apolitize edilen toplum çabucak zulme karşı birleşti ve taraftar topladı. insanlar haklarını alabilmek için silaha sarılmaya başladı.
başlangıçta hak mücadelesi sadece ankara'daki politikacılar ve ağalık düzenine iken devlet ile kürt vatandaşı arasında bir kavgaya dönüştü. devlet sindirmek için sert tedbirler aldıkça terör de sertleşti ve katlanarak yükseldi. sonuçta bu bir kan davasına dönüştü. yani faşizme. artık haklarını almak meselesinden çıkıp karşı tarafı öldürmek amaç oldu... bu engellenemez bir dönüşüm. çünkü 30 yıla varan bir sürede binlerce insan öldü. ölenlerin kürt teröristler bizi öldürüyor diye türk faşizmini, türkler hem bizi öldürüyor hem insan haklarından gelen haklarımızı vermiyorlar diyerek kürt faşizmini artırdı. hatta solcu atatürkçüler atatürk döneminde de bu uygulanmış diyerek asimilasyona sahip çıkmaya kalkınca kürtlerin iyice sahipsiz hissetmesine neden oldu.
tabi bir ülkenin kanayan bir yarası varsa özellikle türkiye gibi çevresinde her ülkeye düşman bir politika güden türkiye gibi bir ülkeysen yabancı devletler elbet gelip yaranın üzerine tuz basar, mikrop atar, eline bir çubuk alıp yaranla oynar durur. fakat sorunun temeli tek partili dönemin asimilasyon politikasını uygulamaya kalkan bir devletin darbe ile hortlaması...
sonuç olarak ülkemizde yükselen bir türk faşizmi ve kürt faşizmi oldu. kan davası güden iki grup dışında birde her iki taraftan olmayıp faşizanlık seviyesi düşük gruplar var. faşist değilim diyen her insan da az olsa bile bir faşizan yön bulunur. yani insanlar intikam ister. bu durumda politikamız da şekillendi ve sol(chp), milliyetçiler(mhp) türk faşizan grupları oluştururken, kürt faşizan grup da kendi partisini yarattı. birde her iki yandan insanların oy verdiği faşizanlığını kontrol etmeye çalışan insanlardan oluşanların oy verdiği akp var. terör olayları sonucu faşizanlığın artması veya azalması sonucu oy dağılımı değişse bile insanlar bu temel duygu etrafında oylarını şekillendiriyor. terör arttıkça mhp ve chp oy arttırırken, devletin "terörü engelleyeceğim diyerek" sivillere baskısı arttıkça dtp oy artırıyor. soruna çözüm arayanların oy oranı düşüyor. insanlar çözümü unutup kan dökmeye koşuyor.
artık sorun öyle bir hale geldi ki kürtlere tüm istediklerini versen de bu kavga yıllarca bitmeyecek. zaten tüm haklarını vermeni engelleyecek faşizan bir gurupta ülkenin %35-40'ını oluştururken yıllarca barışı sürdürmek oldukça zor. herkes geçmişte yaşananların bedelini istiyor. politikacılar; normal vatandaş gibi intikam istediği sürece ve bundan farkında olarak veya olmayarak oy devşirdikçe bu kan davası bitmez.
arabulucu pozisyondaki akp'nin bunu başarması mantıken imkansız. üç sebebi var:
1- terörü başlatan devlet hala orda duruyor. o darbeci zihniyet yönetimi iktidara devretmedikçe hiçbir anayasa değişikliği yapılamaz.
2- zaten %45'i türk ve kürt faşizan gruplardan oluşan bir ülkede iktidara kalsa kalsa % 45-50 arası oy kalır. o oyda anayasayı değiştirmeye yetmez.
3- anayasa değişse ve her hak verilse bile kan davasını bitirecek tarafları aynı anda bulmak gerekir. bu olay kan davasına dökülmeden yıllarca önce bitirilmeliydi... ilk ikisini iktidar yapabilse bile 3. sorunun çözümü muhalefet partilerinde... belki muhalefet milletvekillerini sorunu çözünceye kadar meclise kitlersek kavgayı bırakırlar ve beraber yaşamayı öğrenirler.
kürt meselesi önceden bir hak mücadelesi iken artık bölücülüğe sürükleyen bir yapıya hızla gidiyor. insanlar yan yana yaşamak istemiyorlar. faşist olmayan gruplar da yaşanan olaylarla gittikçe faşizanlaşıyor. faşist tarafların bölünme sebebi olarak ise suçladıkları taraf kavgayı ayırmaya kalkan, arabuluculuk görevi üstlenen akp. akp de bu olaydan yüz çevirip, benden sonra tufan deyip 30 senedir terörle mücadele görevini başarıyla uygulayan geçmiş hükümetlerimiz gibi yapmaya devam ederse terör ara ara azalır, artar ama devam eder. belki 30 belki 50 sene sonra masada konuşacak insan bulamayız ve en iyisi ayrılmak diye demeye başlarız.
politikaya değinmezsek değersiz kalacak...
bu işi iş vermekle, aş vermekle asimile ederim diye düşünen politikacıların yapması imkansız. nerdeyse her ülkede kürt temsilciliği açmış, radyosu televizyonu olan bir örgüt iş ve aş için mi mücadele ediyor da bunları vereceksin. aş ve iş verip, istedikleri hakları versen bile barışmaya razı olmayıp olmadık talepler ileri sürenler varken sadece iş ve aş ile çözeceğine inanmak ancak kendini kandırmak veya cesaret sahibi olmayan, cesur fikirler ileri süremeyen politikacılara has...
terörü öldürerek bitirelim diyen mhp'nin ise nazi almanyasındaki hitleri araması gerekecek... her gün yeni kürt çocuklar doğuyor ve gittikçe demokratikleşen dünyada haklarını herkes biliyor. isterlerse dağa 5 milyon insanı gece çıkartırlar, gündüz evlerine girerler ve sen israil gibi sivilleri öldüremezsin... terörü öldürerek bitiremeyeceğini teröristler senden iyi biliyor. mhp koalisyon hükümeti zamanında terör azalmışsa sebeblerinden biri yaptıkları eylemin hak mücadelesinden çıkıp tamamen savaşa dönüşmesinin saçmalığını teröristlerin idrak etmiş olması. keşke aynını politikacılar da farketseydi ve kendilerinden olmadık şeyler yapıp o dönemde barış arasalardı... anlayamayanlar için örnek vereyim. teşbihte hata olmaz; üzerinize çıldırmış gibi gelen kızgın bir boğa varken kenara çekilip beklersiniz. kızgınlığı geçince veya boğalar geçip gidince tekrar eylemlere dönersiniz. her zaman kızgın boğa şeklinde dolaşmak ise ülkenin parasal ve manevi anlamda gücünü bitirir ki hatırlarsanız mhp koalisyon hükümeti iflas etmişti ve seçime gitmişti. işsizlikten çok örnek veriyorlar ya bende vereyim; işsizlik mhp koalisyonunda %7 den % 11 e çıktı. yani % 4 arttı dünya krizi falan da yoktu. şimdi % 11 den 14 e çıktı, yani % 3 artmış... işsizliği artırdın diyecek, aç bıraktın diyecek mhp ve chp seçimlerde her zaman kaybeder... terörü artırdın diyenlere de akp "terörün kaynağı sensin, uzlaşma istemiyorsun" dedikten sonra 30 yıllık terörün kaynağı kim bilen terör uzmanı olmuş halk kime inanır?