şimdi bi kere organizasyon berbat ötesiydi. daha kapıdan girerken bile * dakikalarca kuyruk bekleyen yüzlerce kişilik kalabalık protesto alkışlarına başladı. neyse efendim içeri girdik derken aslında girememiş olduğumuzu anladık. bildiğiniz difüzyonla hareket ediyoruz. fakat işin kötü kısmısı ise konser alanının her yerinin böyle olması. bir yer yok ki iki tanecik adımı rahat rahat atabilesin.
ikinci sorun alkol. 330 ml kıçım kadar tuborg veya carlsberg bira almak için kıç yırtıyorsunuz tezgahtaki bir kaç öküze. öyle ucuz falan da sayılmaz pek. bi de trafik mevzusu var ona girmiycem, arkadaşlar anladı.
seyirci kitlesi genelde 45+ insanlardan oluşmaktaydı ki bu bence iyi bi olay. gayet itişmesiz kakışmasız * bir ortamda konserimizi izleyebildik. ses sistemi hiç fena değildi, ama malum desibel sınırı olayları.
ha unutmuşum bi de eric clapton vardı lan. o neydi öyle aq. yukarda saydıklarımın hepsini bana unutturdu kendisi. her ne kadar bazı çok sevdiğim hit şarkılarını çalmasa da hayvan idi, god idi bu gece. woodstock 69'da sandı kendini kalabalığı görünce sanırım. eli öpülecek adam.
steve winwood abimiz de çok iyiydi. özellikle georgia on my mind yorumuyla beni benden aldı. sen de ayrıca öpüldün stu.
sonuç olarak iki güzel şey vardı bu konserde. biri clapton ve saz arkadaşları, ötekini ben bilirim. ömür boyu güzel bi anı olarak kalıcak aklımda. eric clapton gördük biz hey gidi diycem torunlarıma belki de.