evlilik, kısa bir tarif gerekirse; çocuguna piç dememeleri için bireyin topluma rüşvet vermesidir. Bu sayede mevzubahis çiftin birlikteliği toplum vicdanında aklanarak meşru bir zemin kazanır ve aşkın fiziksel hali olan seks, zina damgası yemekten kurtulur. nikah, dolayısıyla evlilik, tüm toplumlarda sosyal (hiçbir yönüyle bireysel değil) bir kurum olarak varlığını korur. ayrıca evlilik canlılar aleminin en önemli olgusu olan üreme eylemini süperego nun denetimi altında bulundurmak için özellikle sığ kafalılar tarafından müdafaa edilen dejenere bir kurumdur. evliliğin günümüzdeki tek dayanağı kitle tüketim çılgınlığının en sağlam halkası olan düğün töreni ve kağıt üzerindeki imzadan ibaret olan tamamen şekle dayalı düzenlemedir. bu yönüyle evlilik, esasında sadece medeni kanunun bir meselesidir ve toplumu ilgilendiren tinsel bir yanı yoktur. cenneti ve cehhennemi paylaşma arzusunu maşeri vicdanlarının sinesinde taşıyan nice çift sırf bu tertiplere yanaşmadığı için gayrimeşru ilişki yaşamakla suçlanıp toplum tarafından dışlanırken, eşiyle arasındaki tek bağ kağıt üzerindeki imzadan ibaret olan kocanın sosyal güvenceden mahrum eşinin gidecek kapısı olmadığından her gece altına yatması suretiyle yaşadığı -resmi fuhuş- toplum tarafından onanır ve desteklenir. son olarak eşşekler sikesice evlilik, her aklıma geldiğinde ağzım köpürene kadar sövmeme sebep olan anlamını yitirmiş bir -sosyal mezhep-, içi kurumuş bir cennet meyvesidir.