muhteşem kişiliktir.aşmıştır.
kendisine sorulan ney ve elektronik müziği nasıl aynı kefeye koyarsınız sorusunu şöyle yanıtlar:
"şaşı olan gözleriniz tek görmeye başlarsa, ilk başta birbirine zıt görünen şeylerin aslında bir olduğunu anlarsınız. bana göre DJ'in pikabı, müzisyenin aleti, ney, hepsi birer araç" (aşka giden yolda).
bir de kişiliği ve küpeleri ne alaka diyenler vardır ki onlara da yine şu olayı anlatmak gerektir.mercan dede, küpelerini bir zanaatkardan almıştır.bir gezisinde rastladığı zanaatkar küpeleri eliyle yapmaktadır.bu küpeler de mercan dede'nin ilgisini çeker,küpe yapan ustamız ile muhabbet etmeye başlar ve küpeci işini severek yapmasına, her bir küpeyi el emeği göz nuru yapmasına rağmen, yaptığı o küpeyi kimsenin beğenmediğini ve almadığını söyler. işte o kimsenin almadığı el emeği küpeler, şimdi mercan dedenin kulaklarındadır efendim.
bir de sitesinde yayındalığı günlük yazıları vardır ki kesinlikle okunmalıdır.buyrun dostlar bir tanesi.
SONSUZ BiR KARANLIĞIN iÇiNDEN DOĞDUM.
Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum. Işığı gördüm, korktum. Ağladım.
Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim.
Karanlığı gördüm, korktum.
Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi…
Ağladım.
Yaşamayı öğrendim.
Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu;
Aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu öğrendim.
Zamanı öğrendim.
Yarıştım onunla...
Zamanla yarışılmayacağını, zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim...
insanı öğrendim.
Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu...
Sonra da her insanin içinde iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.
Sevmeyi öğrendim.
Sonra güvenmeyi...
Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu,
Sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu öğrendim.
insan tenini öğrendim.
Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu…
Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim.
Evreni öğrendim.
Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.
Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek gerektiğini öğrendim.
Ekmeği öğrendim.
Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini.. .
Sonra da ekmeği hakça üleşmenin,
Bolca üretmek kadar önemli olduğunu öğrendim.
Okumayı öğrendim.
Kendime yazıyı öğrettim sonra...
Ve bir sure sonra yazı, kendimi öğretti bana...
Gitmeyi öğrendim.
Sonra dayanamayıp dönmeyi...
Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi...
Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yasta...
Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım.
Sonra da asil yürüyüşün kalabalıklara karsı olması gerektiğine aydım.
Düşünmeyi öğrendim.
Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.
Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek olduğunu öğrendim.
Namusun önemini öğrendim evde...
Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu;
gerçek namusun, günah elinin altındayken, günaha el sürmemek olduğunu öğrendim.
Gerçeği öğrendim bir gün...
Ve gerçeğin acı olduğunu...
Sonra dozunda acının,
Yemeğe olduğu kadar hayata da lezzet kattığını öğrendim.
Her canlının ölümü tadacağını,
ama sadece bazılarının hayati tadacağını öğrendim.