en büyük cehalet, bildiklerinin bilmedikleri yanında devede kulak kaldığını bilmeyerek, karşısındaki insanı cahil görmektir. en bilgisiz insanın bile karşısındakine öğretecek muhakkak ve muhakkak bir doğrusu vardır. önemli olan pozitivist bir yaklaşımla her insandan doğruları devşirebilmek ve onları doğrulara teşvik eden bir yaklaşım sergileyebilmektir. dünyada cehaletin arttığını söylemek, cehaletin bilgiyi ve gerçeği tırpanladığını söylemek ve bu duruma alkış tutmaktır. herzaman mütevazi olmak kazandırmıştır insana. en cahiliniz benim diyebilmekte gerekir bazen.
cahil olduğu sanılan insanın bilgiye susuz olduğunu kavrayamayan şuurların alayları gölgesinde, cahil denilen insan bilgiyi kana kana içmektedir aslında. einstein'a öğrenme zorluğu var diyen, bu çocuktan hiçbirşey olmaz diyenlerin utancını ve şaşkınlığını düşünün birkez. osmanlıya hasta adam diyen, cehaletin yurdu gözüyle bakan avrupalı sözüm ona modern devletlere, cahil dedikleri atatürk(churchill'e hitlerin durdurulmassa başlarına bela olacağını 1935de söylemiştir atatürk, churchill se cahil diyerek gülmüştür atama) ve kurmayları bilgi ve donanımlarıyla anadoluda yüzyılın tokadını atmışlardır. kurtuluş savaşında medeniyeti cehalet mi yenmiştir yoksa tam tersimi. tabiiki tam tersi. cehalet maskesinin altında çoğu zaman deha yatar. önemli olan dehanın ışığını görecek bilgi ve donanıma sahip olmaktır.