çocuk esirgeme kurumu

entry62 galeri
    31.
  1. maceram bundan 6 yıl önce lise son sınıftayken hocalarımızın bizi gezi adı altında götürdükleri çocuk esirgeme kurumunda başladı. ilk başlarda mızmızlandık çünkü biz lunaparka filan gitmeyi hayal ediyorduk, gidip elin bebeleriyle ne yapacağız diye söylenerek doluştuk sidik kokan yurt odalarına. biz anasız babasız işte diye geçiştirdiğimiz çocukların neler yaşadıklarını dinledik ağlaya ağlaya. akşama kadar! kardeşimin çocukluğuna çok benzeyen salman'ı orda tanıdım. babası baltayla annesini öldürmeye kalkışmış, kadın yaralanmış ama ölmemiş. ve tüm bunlar biri 8 diğeri 4 yaşındaki iki çocuğun gözleri önünde olmuş. "annem evlenmiş abla, antalyadaymış bizi de alıcakmış yanına" dedi salman. inanıyordu. ben inanmadım, içten gelmedi. kardeşini korumaya çalışıyordu. tek korkusu 3 yıl sonra kendisini yetişkin erkeklerin yurduna gönderdiklerinde kardeşinin orda yapayalnız ne yapacağıydı. ben salman ı hiç unutamadım.

    üniversiteyi kazandım. burs vermekle birlikte beni türlü iyiliğe boğan topluluğun gönüllü ablalarından oldum. 3 yıl boyunca ankara nın bir çok çocuk yuvasında sürekli gönüllü ablalık yaptım. gittiğim her yuvada rastladığım 2 şey var aklımda kalan. biri sidik kokusu. o koku bana artık mide bulandırıcı olmakttan ziyade hüzünlü geliyor. altı üstü sidik kokusu işte bu kadar abartılacak birşey yok halbuse amma öyle değil işte. ikincisi de o çocukların size her seferinde beklentiyle koşması. sevgi beklemeleri, şevkat istemeleri. ayda yılda bir gidip de o çocukları beklentiye sokmamak lazım bu yüzden. sürekli olmayan herşey onlarda güvensizlik duygusu yaratıyor bu yüzden.

    bazen çok özlüyorum. merak ediyorum çocuklarımı. sınavı kazandılar mı, anneleri onları yuvadan aldı mı, babaları iş buldu mu diye. iyi şeyler düşünüyorum. salman ı düşünüyorum arada. onu da bir gün çok önemli bir yerde çok iyi bir makamda bulduğumu hayal ediyorum. seviniyorum.
    13 ...