türkiye'deki gelenekleşmiş darbe düzenini ve darbecilerini yargılayamayan nesillerin (80 sonrası ya da öncesi), bugün içinde bulundukları sahte saadet düzeninde havalanıp da ötesini berisini aşağılayarak kendini yüceltme çabasının bir tecellisidir. gören de, papermoon'da sol darbe planlamayanların nevizade'de gece gündüz kadın/erkek peşinde koşmalarını pek bir doğal ve kabul edilebilir bir şeymiş gibi karşılar.
ona buna "bunlar tu kaka bok püsür" boyasını sürmeye çalışanlar önce bir kalkıp kendilerine baksınlar. belki de boya kendilerinden akan sıradanlaşma boyasının bir sızıntısıdır.
ne diyormuş? "hayat kültürü oluşturamadınız", "birey olamadınız". sahte ve ülkeye ithal edilen fikirlere sarılıp, onları şiar olarak benimsemekle suçladıkları nesilden farkı olmayanların söylemleri... evet iki kalem kitap, üç kalem makale okuyunca insan görüş sahibi olabiliyor. üniversiteleri bir devlet mezrasından daha ileri olmayan bir devlette neyin bokunu neye atıyorsun? sistemin kökünden çökmüş, yeni gelenler de eski gelenlerin pislerini takip ediyor. ne değişiyor?
külliyetçi görüşlerin genel avantajları ve zaafları vardır. çok kolay taraftar bulabilirler, hatta yeterli uzunluktaysalar da insanlar "bir bildiği vardır elbet pik pik" diyerek taraftar görünür ya da "olabilir yahu" derler. halbuki gerçek farklıdır. bir şeyin tamamını doğrudan adreslendiren düşünceler sadece ve sadece cahiliye görüşleridir. "x'Ler adam olmaz" diyen adamın kendisi adam değildir de, yobazlığını örtmeye çalışmaktadır.
dosdoğru konuşulacak bir şey var mı? yok. alın bunu da çevirin, ötekileştirin. çıkartın takın. ne bileyim.