son gazze ye yardım gemileri olayından sonra dünyanın ilgisini birdenbire üzerine çeken yakınlaşmadır.
iran...
tarih boyunca kah savaşıp kah dost olduğumuz bir ülke.
içinde bulundurduğu hatırı sayılır türk populasyonu ve kültürlerimizin fevkalade benzeşmesi ve özellikle her iki ülke halklarının arap olmayan müslümanlardan müteşekkil olması bu yakınlığın başlıca kaynağıdır aslında...
iran'la savaşmışız. ama bu çok uzun yıllar önce.
bir çekememezlik ve özellikle mezhep farklılıklarının körüklediği bir husumet varmış.
lakin tarih kitaplarında da yazıldığı üzre 1639 senesinde imzalanan kasr-ı şirin antlaşması sonrasında iran ile bir daha askeri bir münasebetimiz olmamış, her iki halk ve devlet bu tarihten sonra birbirlerinin bölünmez bütünlüğüne saygı duymuşlardır.
iran ile kasr-ı şirin'den beri devam eden statükomuzda her iki ülkenin rejimleri değişse de hem iki ülkenin halkları hem de iki ülkenin yöneticileri arasında her daim karşılıklı bir hoşgörü ve sevgi havası hakim olmuştur.
iran türkiye arasındaki dostluk adına en büyük adım ise halaskargazi'nin yurtta sulh cihanda sulh ilkesinden hareketle ve bizzatihi kendi çabası ile bina ettiği "sadabad paktı" olmuştur.
o dönem atatürk'ün gayretleri ile oluşturulan bu pakt'a tüm dünya gıpta etmiş ve uluslararası hukuk bu antlaşmayı tanımıştır.(buraya daha sonra tekrar değineceğiz)
molla rejimi öncesi dönemde, şah rıza pehlevi'nin türkiye sevgisi sadece eşi süreyya ile sınırlı kalmamış...defalarca türkiye'ye gelmiş, bizden biri gibi davranarak(ne de olsa eniştemiz)türk halkı'nın kendisine sempati beslemesine vesile olmuştur.
keza humeyni de sürgündeki yıllarında türkiye'de kontrol altında tutulmuştur.(humeyni 70'li yıllarda sürgünde iken türkiye'de uzun seneler geçirdi, bugün bursa'daki acemler semtinin ismi humeyni'nin burada geçirdiği sürgün yıllarına atfedilmiştir)
şimdi son günlere değil de son yıllara özellikle ikinci körfez savaşı sonrası abd'nin ortaya attığı "büyük ortadoğu projesi" ne bir göz atalım.
hazar petrolleri, afganistan'daki abd çıkarları ve iran'daki petrol rezervi abd'nin uzun senelerden beri üzerinde durduğu hassas konular.
iran'ın farklı etnik yapısından yola çıkarak iran'ı bölme amaçlı çeşitli operasyon planları bulunmakta abd'nin.
bunlardan en bilineni afganistan'a hint okyanusu koridorunu açacağı düşünülen "belücistan" projesi.
bu projede abd orta asya'daki çıkarları uğruna, rusya ve çin'e karşı elini güçlendirmek adına bizim için iki dost ve kardeş ülke olan hem iran'ın, hem de pakistan'ın toprak bütünlüğüne alenen göz dikmiş, kötü emellerini tüm dünya ile paylaşmaktan çekinmemiştir.
gazetelerde ve bilimum medya organlarında sürekli ve belli aralıklarla çeşitli haberler çıkar;
-cia iran'da iç savaş çıkaracak,
-işta abd'nin iran'ı vurma planı,
-iran'a ilk delta gücü girecek.
gibi...
acınasıdır.
zira insan düşmanının dahi mert olmasını ister.
abd tüm bu gazlamalara ve propagandalara karşın ikinci körfez harekatından beri hep iran'a gireceğini dillendirir, yayar, yaygara koparır ama gi-re-mez...
giremez zira türkiye ve iran'ın tarihten gelen bu özellikleri, bu dostlukları bu işgal eyleminin önündeki en büyük engeldir abd için...
yukarıda da değindiğimiz üzre rejimler zaman zaman değişse de iran ve türk milleti arasındaki dostluk bakidir.
abd işte bundan çekinir.
bunun için de dünya kamuoyunu yanıltıcı çeşitli dezenfermasyon faaliyetlerinde bulunur.
misal; uranyum takası...
bir taşla iki kuş. hem iran'ın sürdürdüğü nükleer programa engel olacak, hem de türkiye iran yakınlaşmasını bu vesile ile belgelemeye çalışacak...
maşallah bizleri yönetenler de bu senaryoyu oynamaya pek bir meyilliler...
abd'nin bu oyununa balıklama atlıyoruz haşmetmahap 3. abdülhamid han sayesinde...
"hamas terör örgütü değildir" açıklaması ve ardından abd'den gelen "hamas ı terör örgütü olarak tanımlıyoruz" açıklaması...
bu şu anlama geliyor.
"abd iran üzerinde oynadığı oyunların bekası için türkiye'yi sildi..."
şimdi oyun farklı yönde cereyan edecek tüm dünyada.
türkiye iran yakınlaşması, türkiye ve iran'ın gizli müttefik olduğuna dair çeşitli senaryolar saklandıkları yerlerden çıkacak.
iddia ediyorum, rte'nin ve yakınındaki isimlerin gizli belgeleri çıkacak bu dönemde iran ile ilgili.
eee etme bulma dünyası başkalarının yatak odalarına girenlerin de yatak odasına zamanında girmiş olabilirler...
bugün bu yazıyı yazmama iki haber vesile oldu.
sabah evden çıkmıştım radyo'da haber dinliyorum. ahmedinejad'ın istanbul gezisinden bahsediyor, arka plandan sesler duyuyorum; "tekbiiir, allahuekbeeer" bir vatandaş da şöyle bağırıyor; "ahmed abi, ahmet abi"(ahmedinejad'a sesleniyor)...
ve en nihayetinde ahmedinejad camiye girerken kalabalık bir "kahrolsun israil" sloganı...
bu resmi şimdi zihinlerinizde canlandırın ve yabancı kaynaklı şu habere bir fokuslanalım;
--spoiler--
Türk Silahlı Kuvvetleri ve iran ordu birlikleri, Kuzey Irak topraklarında PKK ve PJAK hedeflerini vurdu
--spoiler--
yoruma gerek var mı?
demek abd'nin dezenfermasyon süreci çoktan başlamış, birileri kum saatini ter çevirmiş bile...
geçelim...
yukarıda sadabad paktı'na bir virgül koymuş yazıyı derleyip tekrar ele alacağımızdan bahsetmiştik...
şimdi sadabad paktı kimler arasında imzalanmış abicim?
türkiye-iran-ırak ve afganistan arasında...
kaç yılında?
1937'de...
peki yıl 2010. sadabad coğrafyası'na bir göz atalım mı?
günümüzde sadabad paktı;
türkiye-iran-abd ve abd...
şimdi bu antlaşmaya göre abd, iran ve türkiye müttefik...
şaka gibi.
ya da uluslararası hukuk tarafından kabul edilen, birleşmiş milletler(o dönemde milletler cemiyeti) tarafından desteklenen bu antlaşma abd tarafından tecavüze uğramış...
hadi bakalım çıkın işin içinden.
bu büyük ortadoğu projesi tutmaz, tutmayacak...
elbet türk milleti gerçeği görüp "ben bop'un eşbaşkanıyım" diye kasım kasım kasılanları hak ettiği şekilde cezalandıracak...
türkiye hem coğrafi hem de milli kültürü ile hiçbir zaman bop'a eşbaşkan olamaz, olmamalı...
türkiye iran ile dost olduğunu ve birlikte neler başarabileceğini planlamalı, tartışmalı...
bu tehlikeli yakınlaştırılma oyunu ve cia'nın tezgahı, bu tuzağı kuranların ellerinde patlatılmalı...