ben bu yazıyı sana yazdım yazısıdır.
öyle uzun uzun cümleler kurmayacağım, biliyorum sevmezsin. edebiyatın e'sini kullanmayacağım desem mutlaka yalan olacak. çünkü e'siz hiçbir şey olmaz. e'siz yazılar yazdırıyorlar bana, senden bahsediyorum hep. sensizliğinden. çünkü e sensin. e'sizlik de... hayır hayır. düşünmesi bile acıtırken, gözyaşları dökerken yanaklarıma, gerçeğini görmeyi bile istemiyorum. o yüzdendir erken ölmek isteyişim.
kırık cam şişelerini görürken şehrin şose yokuşlarında nerden bilebilirdim ki bu yazıyı yazacağımı. daha çok küçüktüm, en küçük adımlarımı atıyordum şehrime. ama sen, büyük adımlar atmamı sağladın bunu görüyorum. bunu görmeni istiyorum. kısaltmak isterken cümlelerimi daha da uzatmışım istemeden. biliyorum, sevmezsin.
ama ben bu yazıyı sana yazdım demenin içinde 'ben' varsa uzun olmalı, ama 'sana' varsa kısa olmalıydı. ortayı seçemedim bir türlü.
bugün sen doğalı 21 yıl 6 gün olmuş ya. iyi ki varsın yazısı olsun da isterdim. ama sen deyince başka güzel oluyormuş. hep sen de, benim demek istediğimi bil.