lars and the real girl

entry29 galeri
    10.
  1. kalbe dokunan bir yalnızlık filmi. kocaman yüreğiyle sevilmeyi bekleyenlerin ama yalnız kalanların, hakkıyla sevilemeyen insanların filmi.

    bir insanın yalnızlığı ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. ryan gosling'in kelimelerle tarif edemeyeceğim muhteşem oyunculuğu filme damgasını vurmuş. emily mortimer, patricia clarkson ve paul schneider da inanılmazdı.

    filmin konusu çok ilginç. çok orjinal bir senaryo ve izleyiciyi sarıp sarmalıyor, adeta filmin içine dahil ediyor. lars (ryan gosling), babası öldükten sonra abisi ve yengesiyle yaşamak istemeyip evin yanıbaşındaki garajda yaşamaya karar vermiş bir adamdır. yalnızlığa o kadar alışmıştır ki abisi ve yengesinden bile kaçmaktadır çoğu zaman. fakat birgün, lars kapıya gelir ve bir sevgilisi olduğunu, onlarla tanıştırmak istediğini söyler. sonrası spoilerlı kısma giriyor. izlemediyseniz okumayın.

    - - -
    --spoiler--
    lars'ın sevgilim diye getirdiği kız şişme bir bebektir. abisi ve yengesinin, şişme bebeği gördükleri anda yüz ifadeleri görülmeye değer. nasıl bir hayal kırıklığı, nasıl bir şok ifadesi o öyle? çok güzeldi.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/3235/+

    film boyunca, insanlar lars'ı anlamaya çalışıyorlar. kimse lars'la dalga geçmiyor. lars'ın neden böyle olduğu hakkında kendilerini suçladıkları için herkes onu anlamaya çalışıyor. lars'ı seven insanların; lars'ın neden şişme bir bebeği sevdiğini, gerçekmiş gibi onunla konuştuğunu anlamlandırmaya çabalamalarını izliyoruz.

    filmde çok duygusal sahneler mevcut.

    -lars'ın, bianca'yla (şişme bebeğin adı bu) ormanda yalnız olduğu sahne mesela çok teatral bi sahneydi. söylediği şarkı, sanki kendi yalnızlığına bir atıf gibiydi.

    -lars o kadar yalnız ki insanların ona dokunması bile ona acı veriyor. doktorun, ona dokunduğu sahnede gerçekten canının acıması ve "buna katlanabilirim" diyişi çok etkileyiciydi.

    -kocaman yüreğiyle, yalnızlıktan ve mutsuzluktan ölen lars'ın oyuncak bi ayıya suni tenefüs ve kalp masajı yaptığı sahne görülmeye değer. bu sahnede ağladım ben bayağı hüngür hüngür yani. o sırada diyalog da lars'ın durumunu özetler nitelikteydi.

    margo: sorun sadece ayı diil. eric'ten ayrıldım...
    lars: bunu duyduğuma üzüldüm.
    margo: ortada sebep yoktu. pek ilginç biri diildi. (ağlıyor)
    lars: öyleyse niye erkek arkadaşındı? (bi yandan ayıya suni tenefüs yapıyor)
    margo: çok yalnızdım...
    lars: öyle mi?
    margo: evet...

    -margo, lars'tan hoşlanıyor film boyunca ama lars bu sevgiyi anlayacak psikolojide değil. margo'nun ellerine eldivensiz dokunduğu anda, durumundan kurtulmak istediğini anlayabiliriz. sonrasında zaten bianca'nın hasta olduğunu ve öleceğini söyleyip duruyor. yani, kendi yarattığı karakteri kendisi öldürmeye karar veriyor. artık gerçek bir kadını sevmek istiyor. yani margo'yu.

    -insanlara, bianca'nın öleceğini söylüyor. yapacak hiçbir tedavi olmadığını söylüyor. sonrasındaki sahneler de çok iyiydi. bianca'yı eve götürürken arabada onun kafasını dizine koyması ve saçlarını okşarken ağlaması "bu gece aynı odada birlikte kalmak istiyoruz" demesi beni yine ağlattı. odada, o cansız nesneye sarılarak durmasına söyleyecek söz bulamıyorum. tam olarak, insanın yalnızlığı ancak bu kadar dokunaklı anlatılabilirdi. yönetmeni, senaristi, oyuncuları ne kadar tebrik etsem azdır.

    -son sahnelerde göl kıyısında bianca'yı dudağından öptüğü sahne de, filmin unutulmaz anlarındandı benim için. lars o kadar büyük bir yüreğe sahip ki, yalnız kaldığında bile bir nesneyi sevebiliyor, onu kaybederken ağlayabiliyor.

    -son sahnede lars'ın margo'ya "yürüyüş yapmak ister misin?" demesi, onun artık yalnızlığından sıyrılmak istediğini gösteriyor.
    --spoiler--
    çok güzeldi, hem de çok. son zamanlarda izlediğim en iyi dramalardan biriydi sanırım.

    not: the notebook'tan sonra ryan gosling yine kendisine aşık ediyor. zaten canlandırdığı karakterler ve oyunculuk hakkında söylemiş olduğu şu cümle ona aşık olmak için başlı başına yeterli: "All my characters are me. I'm not a good enough actor to become a character. I hear about actors who become the role and I think 'I wonder what that feels like'. Because for me, they're all me. I relate to these characters because aspects of their personality are like me. And I just turn up the parts of myself that are them and turn down the parts that aren't."

    seni seviyorum ryan.
    0 ...