morfinsiz çekilen düş sancıları

entry15 galeri
    10.
  1. Hüzün bir din olsaydı, ben çıkardım bütün demokratik seçimlerden peygamber... Mucizemi sorsalardı; seni işaret ederdim. inanırlardı da, inan ki..

    Annem 'aşk' sivilce gibi derdi, aptal aptal düşünürdüm manasını... Ne demek istediğini beni sıkıp gittiğin zaman, kalan izlerden anladım.

    Artık şiirlerde anlamlar yükleyemiyorum adına. Öğelerimizden ayırdım bizi, yüklemin elimde kaldı, gizli öznen hala paçalarımda. Tamlamalar sadece geceleri uğruyor yanaklarıma. Sözcüklerin anlamlarını aralıyorum usulca, gözlerin çıkıyor her aralıktan usanmadan. Ve ben sisli bir sonbahar sabahı Van Gogh’a öykünüyorum. içimden seni kesiyorum, içim kanıyor.

    Bana bunu neden yaptın izmir? Bin parçalı puzzle yaptın önce beni. Her parçam ayrı bir kıtanın, erişilmez dağlarında gizli... Gittim, yıprandım, buldum... Tam son parçayı birleştiyordum, yaramaz bir çocuk gibi tekme attın... Bunu bana neden yaptın izmir? Beni neden böyle parçaladın?

    Tanrı bazı insanları yaratırken beyinlerine ve ağızlarına müshil karıştırmış olmalı Jose. Ortalık boktan geçilmiyor. Ve inatla insanlar ağız ve beyinlerini bezlemiyor.

    Terk ediyorum dedin ya hani, 'terk ed...' derken sen, dudakların kanasaydı keşke. Dizlerim titreseydi, tanrı bir çığlıkta yıldızları düşürseydi kaldırımlara. Arka fondan Vasilis bassaydı en pes notalara. Ben o zaman da anlardım kıyametin koptuğunu, hiç olmazsa ağzından kötü söz duymazdım.

    Kadınlar iki türlüdür; hisleri olanlar, hislerini vajinasına sıkıştıranlar. Erkekler de iki türlüdür; hisleri bıçaklananlar, vajina arasına sıkışmış hislere tapanlar.

    Devasa bir futbol stadyumunun, kale arkası tribünleri gibiydin sevgilim. Biletini alan her ucuz adam girdi sana.

    Yalnızlık işim, terk edilmek eş’im. iyi bir işim, güzel ve sadık bir eş’im var. Cinsel hayatımız da çok hareketli. Ama ben nankörüm! Sürekli ağzımın içinde bir küfür, sürekli kalbimde bir hüzün.

    Aynı tepeden atlayıp birlikte ölecektik, çünkü 'biz'dik. Atladık... Daha boşluğun başında paraşüt çıkarttın koynundan, ömrünü sürdürebilecek kadar yalanı sığdırdığın koynundan. Yükseldin, ben düşerken yükseldin. Yüzüme gülümseyip de terk ettin. Şimdi ben tek başıma devam ediyorum yoluma, hızla düşüyorum boşlukta.

    Allah belanı versin demek isterdim inan ki... Fakat senden daha büyük bir bela yarattığını düşünmüyorum sevgilim.

    Biliyorum, bütün suç bende. Ya çok büyük olmayacaktı ya da kaygan düşler kuracaktım sana dair. Giderken götüme soktuğunda yırtılmayacaktı anüsüm. Ah, nasıl da uyanamadım! Kanamamı durduracak pamuk arıyorum da, sanırım giderken hepsini yanına almışsın. Öldürdüğün başka aşkların deliğine tıkamak için. Hoş öl sevgilim, cehennem de görüşmek üzere.

    Çok zengin sevdim ben seni, çok çeşitli. Abin oldum, arkadaşın oldum, kardeşin oldum hatta ablan bile... Nasıl alıştıysan içi boş, sevişmekten öte geçemeyen fakir sevgilere, başın döndü, kustun üzerime.

    Tanrım; yeni bir muhasebeci bulmalısın kendine, hesap kitap işleri karışıyor olmalı yukarıda. Çünkü aşağıda yolsuzluğa karışıyor aşağılık kadınlar, aşağılık erkekler. Hüzün yağıyor bulutlardan, bileklerden kan yağıyor, ruhlardan fahişelik. Gözyaşı yağıyor sonra, sonrası bir garip kuraklık.

    O nasıl gitmek be kadın, o nasıl terk etmek? inan ki savaşta ölen çocuklara bile ağlayamıyorum.

    Korunmasız sevme artık beni. Prezervatifler, doğum kontrol hapları vs. Gideceksen eğer hiç boşalma yüreğime. Sağda solda adım çıkıyor, esnaf beni konuşuyor sonra 'münzevi' diye. Ve ben, bıraktığın piç yalnızlıklara bakamıyorum bu dul halimle, ağırıma gidiyor.../// Dedde.
    *
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük