turan dursun

entry480 galeri video1
    17.
  1. ayın ikiye bolunmesi ile ilgili olarak eleştirisi
    http://www.turandursun.co...amp;pa=showpage&pid=6

    cevap:

    KAMER SÜRESi
    Kur'an sırası :54
    iniş sırası :37
    Ayet sayısı :55
    indiği dönem : Mekke

    54-el-KAMER
    Bismillâhirrahmânirrahîm
    54-el-KAMER : Ayın yarılması olayı bu sûrede anlatılır. Onun için bu adı almıştır. Mekke'de inmiştir, 55 (ellibeş) âyettir.

    1. Saat (yani, dünyanın sonu ) yaklaştı, ay da yarıldı.
    2. Onlar bir belge görürlerse hemen yüz çevirirler ve: Eskiden beri devam ede gelen bir büyüdür, derler.
    3. Yalanladılar ve kendi heveslerine uydular. Halbuki her işin ulaşacağı yeri vardır. [veya;Halbuki, her emir, yerini bulacaktır.]
    4. And olsun onlara, kötülükten önleyecek nice önemli haberler gelmiştir.
    5. (Bu), üstün bir hikmettir. Ancak (yüz çevirene) uyarılar fayda vermiyor.
    6. Çağıranın görülmemiş bir şeye çağırdığı gün, sen de onlardan yüz çevir.

    7. Sanki etrafa yayılmış çekirge sürüsü gibi bakışları perişan (utançtan yere bakar) bir halde kabirlerden çıkarlar.
    8. (O esnada ) dâvetçiye koşarlarken kâfirler: Bu, çok çetin bir gündür! derler.
    9. Onlardan önce Nuh'un kavmi de yalanladı, hem de kulumuzun yalancı olduğunda ısrar ederek: O, delirdi, dediler. Ve (Nuh, davetten vazgeçmeye) zorlandı.

    KELiMELER:
    -Karube= yakın olmak, yakınlaşmak. "Karrebe"= yaklaştırmak." -ikterebe”= yaklaşmak.
    -Essa'at= Dünyanın sonu, kâinattaki mevcut düzenin bozulup ecramın dağılması
    -Kıyamet= Ayağa kalkış. Yani, bütün insanların diriltilip mezardan çıkarılması ve ondan sonraki zaman. Bazı kitaplarda "saat" ile "kıyamet"ı karıştırırlar. "Saat", mevcut düzenin, yani bu kâinatın yıkılmasıdır. "Kıyamet" ise; Cenab-i Hak tarafından yeni bir düzen ve yeni bir kâinat kurup insanların, hesaba çekilmek üzere, diriltilip mezardan kaldırılmasıdır.
    -Şakka= yardı.
    -inşakka= yarılmak, çatlayıp ayrılmak.

    1. Saat (yani, dünyanın sonu ) yaklaştı, ay da yarıldı.

    Burada akla gelen bir takım sorular vardır:

    1-Ay gerçekten yarıldı mı, yoksa ilerde, dünyanın sonu geldiğinde mi yarılacak?

    2- Ayın yarılması ile dünyanın sonunun gelmesi arasında ne münasebet vardır? Yani, ayın yarılması, dünyanın sonunun yaklaştığını nasıl gösterir?

    3- Hz. Muhammed (as) zamanında, bu sürenin indiği sıralarda ay yarıldı ise, niçin bu olay tarihe mal olmamıştır? Niçin bu güne kadar, böyle bir olayın olduğu, söylenerek gelmemiştir? (turan dursun'un takıldığı nokta)

    1- Ay, kesin olarak ayrılmıştır, ayet'in metni de bunu , kesin olarak ifade etmektedir. Bazı müfessirlerin : "bu yarılma ilerde, dünyanın sonu geldiğinde vukua gelecektir, mazi siğası ile (ay yarıldı) denmesi, yarılacağının kesin olmasındandır, K. Kerimde, buna benzer bir çok örnekler de vardır." deseler de , bu, ayetin metnine uygun değildir. 3. Sorunun cevabını veremedikleri için bu yola sapmaktadırlar.
    Başta, müşriklerin ahiret konusundaki inançlarını belirtmekte yarar vardır:
    A) Müşrikler dünyayı, dünya ve kâinattaki bu düzeni ebedi kabul ediyorlardı. "insanlar gelir, gider, yerlerini çocukları doldurur, fakat bunun sonu olmaz. Bu, ezelden beri böyle gelmiştir ve böyle gidecektir." derlerdi.
    B) ikinci bir iddiaları da, kıyamet gününün gelmeyeceği idi. Yani, "insanlar tekrar diriltilmeyecektir, böyle bir şeyin olması da mümkün değildir.Hesap, kitap, cennet, cehennem diye bir şey yoktur. Bunlar, eski insanların masalıdır." Derlerdi.
    Yukarıdaki Ayet-i Kerime, birinci iddialarını, delilini de göstererek ret ediyor: Siz kâinatın ebedi olduğunu, böyle gelmiş ve böyle gideceğini iddia ediyorsunuz ama, görüyorsunuz ki, öyle gitmiyor. Çünkü, gözünüzün önünde ay parçalandı, gerçi şimdilik tekrar bir biriyle kavuştu ama, her zaman bu şans olmaz, yarın da başka bir gök cisminin başına gelebilir bu olay, öbür gün de dünyanızın (yer kürenizin)…Demek ki bu kâinat ve bu düzen ebedi değildir.
    Bu konudaki hadis-i şeriflere gelince, 5-6 kanaldan rivayetler vardır, hepsi de bir birinin aynıdır, bir tanesi hariç: O da, Enes b. Malik'ten gelen hadis. Bu zat, olayın müşriklerin bir mücize istemesi üzerine "inşikakı- kamer" hadisesinin vukua geldiğini söyler. Diğerleri ise, yani: Hz. Ali, ibini Mesud, ibni Abbas, ibni Ömer, Hüzeyfe, Enes b. Malik, Cübeyr b. Mütim gibi sahabeler: Hicretten 5 sene önce, mehtaplı bir gecede Minada otururlarken ay ikiye ayrılmış, ilkin Hz. Muhammed bunu görmüş, "şahit olun, şahit olun " diyerek hepimize göstermiştir. Fakat müşrikler, "bu bir büyüdür, gözümüzü büyüledi, dışarıdakileri de büyüleyecek halı yok ya, onlara soralım" dediler, sordular, onlar da doğrulayınca inkâr ve ret yoluna gittiler.

    Şimdi 2. Sorunun cevabına gelelim:
    2-Ayın yarılmasının, saatın (yani dünyanın sonunun ) yaklaştığını nasıl gösterir? Bu olayın, dünyanın sonunun yaklaştığına nasıl delalet ettiğini bu günkü bilgilerle maalesef izah edemeyeceğim ama, izah edilebileceği gün de sanırım pek uzak olmayacaktır.
    ikinci şıkkına gelince; yani, dünyanın bir sonu olduğuna delaleti ise çok sarihtir, hatta izaha bile pek lüzum yok gibi. Şöyle ki: " Ay, ezelden beri, hiçbir arızaya uğramadan geliyordu, bu durumuna bakarak onu da ebedi sanmağa başlamıştınız ama, öyle olmadığını gözünüzün önünde parçalanarak şahit oldunuz. Bundan böyle dünya için de öyle düşünemeyeceğinizi anladınız, çünkü, Ayın başına gelen de Yerin başına gelebilir." denmektedir.

    Peki, bu olay nasıl olmuş olabilir? Bu günkü şartlarda onu izah etmek pek zor olmayacaktır. Bu günkü bilgilere göre Ayda atmosfer yoktur. Atmosfer olmayınca ay, gök cisimlerinin bombardımanına açık hedef halında demektir. Ay üzerinde, çarpan gök cisimlerinin açtığı çok miktarda derin ve geniş kraterler mevcuttur. Büyük bir ihtimal o gece Aya büyükçe bir gök cismi çarpmış, bu çarpmanın etkisiyle Aydan büyük bir parça kopararak bir miktar uzaklaştırmış, kütlelerin çekim kanununa dayanarak tekrar birleşmişler olabilir. (tabi bu olayın olması için bu tip sebeplere gerek yoktur, direkt olarak Allah'in iradesi ile de gerçekleşmiş olabilir)

    Turan dursun bey'in takıldığı yere gelelim...
    3-"Bu olay (yani inşikakı kamer hadisesi) olmuşsa neden dünyaya mal olmamıştır? Bu kadar büyük bir hadiseden dünya nasıl bigâne kalabilir?"diyebilirsiniz.

    a) Bu olayı görebilmek için o anda dışarıda olmak gerekir, çünkü bu ayrılık uzun sürmedi.

    b) Dışarda olmak ta yeterli değil, o anda mehtabı, en azından gök yüzünü seyir eder vaziyette olmak gerekir, çünkü, o kadar insan dışarıda olmasına rağmen Peygamber Efendimiz göstermeden önce, kimse olayın farkına varmamıştır. bu hadise gece vakti, insanların dinlenmeye çekildiği ve gökyüzüyle ilgisinin azaldığı bir zamanda aniden gerçekleşmesi (dünyanın küre yapısından dolayı) her yerde görülmeyecek ve belki çok az bir kısım tarafından görülse bile hayal olduğu düşünülecektir. bazı yerlerde vakit gündüz olacak, bazı yerlerde ay dolunay olarak görülmeyecek, bazı yerlerde de hava muhalefeti olacaktır.

    c) Görenler de, Peygambere inanmamız gerekecektir korkusu ile inkâr yoluna gitmiştir.

    d) Hadise uzun sürmediği için,görenler de ne olup bittiğini doğru dürüst anlayamadan ay, eski durumuna gelmiş, görenler şaşa kalmış, görmeyip de duyanlar inanmamış, böylece unutulup gitmiştir. Bir de o günün şartlarını bir düşünün, kim inanırdı görmeden böyle bir olaya? Üstelik görenler bile tereddütte kalabiliyor böyle kısa süren hadiseler karşısında.. Dolayısıyla, "inşikakı kamer hadisesi" olduysa, neden dünyaya mal olmadı , demeye kimsenin hakkı yoktur sanırım.

    e)Ayrıca, bu mucize ilgili ayet geldiği zaman müşriklerden kimse bu ayetin işaret ettiği olaya karşı çıkmamış ve yalanlamamıştır. Eğer bu olay olmamış olsaydı, bu olayı anlatan ayet indiğinde müşrikler şiddetli bir şekilde peygambere saldıracak ve onu yalanlayacaklardı. Ama bu kadar rahatça yalanlanacak bir olay karşısında müşriklerin hiçbir şekilde bu olayı yalanladığına dair bir bulgu yoktur. Yalanlamamışlardır ama ayette de bahsedildiği üzere "bu bir sihirdir" demişlerdir.

    f)mucize, nübüvvetin ispatı içindir, peygamberliğin geldiği zamanda inkar edenleri ikna etmek içindir. Eğer bu mucize günümüz inkarcılarının heveslerine uygun bütün aleme göstermek için bir iki saat öyle kalmış olsaydı ve insanlık tarihine geçmiş olsaydı, peygamberliğe delil olmaktan çıkarak aklı inanma yönünde zorlayacak ve dünyaya geliş sırrında ki "seçme"ye muhalif olacaktı. Gayrısında peygamberimiz (sav) inkar etmek için sebep kalmayacaktı.
    20 ...