çocukken onca zaman biriktirdiği parayla sonunda çok istediği monami pastellerini alabilecekti..sabah okula giderken yanına aldı parasını..çıkışta yoldaki kırtasiyeye uğradı..pastel boya alacağım dedi adam tipine baktı ve şunlar var ucuz diyerek bazı pastel boyalar gösterdi..o ben vitrindekini istiyorum dedi..adam başladı onları övmeye: çok kaliteliydiler, en iyisiydiler, parası fazla gelebilirdi ama diğerlerinden daha uzun kullanabilirdi....çocuk tüm parasını çıkarttı ve: "bunlar yeter mi" dedi. Adam: "1,5 milyon eksik".. Çocuk: Abi tüm param bu, siz bana verseniz şimdi, ben harçlığımı her gün geçerken bıraksam olur mu? söz veriyorum" Adam çocuğun gözlerindeki ışıltıyı farketti belki de.. "Tamam olur, Hadi kalan da benden olsun madem bu kadar istiyorsun bu boyaları" dedi..Çocuk inanılmaz mutlu evinin yolunu tuttu..kucağına monami pastellerini bastırmış yürüyordu..sanki dünyanın merkezi oydu..dünyanın en değerli hazinesini kendisine teslim etmişlerdi belki de..Eve gelince büyük bir mutlulukla annesine koştu ve: "Anne, bak biriktirdiğim paramla pastel boya aldım.." "iyi güzelmiş, peki ne kadara aldın?" ..... "neee, ne demek bütün paramla, nasıl tüm paranı bu boyalara verirsin..onca zaman boşuna mı sana o paraları biriktirttim? hemen yarın okula giderken geri vereceksin" çocuk ağlamaklı, sevincini annesiyle paylaşacağını sanarken karşılaştığı tepkinin de verdiği büyük hayal kırıklığı ile sessizce:"ama anne adam çok indirim yaptı, geri götüremem. rezil olurum, hem almaz da.." anne ise gayet sinirli: "iyi tamam ver onları bana,bunları saklayayım şimdi, sen haram eder kırar dökersin, arkadaşların alır hayır diyemezsin..zaten dünya kadar para vermişsin..sende hiç akıl yok ki...." diye bıdı bıdı sayarak işine döndü..küçük kızının gözlerindeki kırıklığı, hüzün dolu bakışları, yaşları farketmedi bile......yıllar geçer, küçük kızımız büyümüş üniversiteye başlamıştır. birkaç günlük tatilden faydalanıp eve gelmiştir..evde kardeşlerinin elinde gördüğü kırık dökük monami pastel boyalara bakarken, yeni mi aldı babamlar diye sorar..kardeşi: "hayır abla, senin boyaların. annem sandıktan çıkarttı geçenlerde, alın kendinize oynayın boyama kitaplarınızı boyayın dedi" der. bizim büyümüş ama hala çocuk olan kızımız ağlamaya başlar odada saçılmış kırık dökük boyaları toplarken..içine oturmuştur..çocuklar şaşkın, korkmuş..anne içeri girmiş ne olduğunu anlamaya çalışıyordur.. (daha fazla uzatamayacağım.. kaç yaşına geldim, bu olayı hatırladım mı gözyaşlarımı tutamıyorum kahretsin..istediğim kadar monamı zımpırtısından alabilirim ama yine de o bağrıma bastırdığım boyalar gerçekten benimdi..ve ben onları bir kere bile kullanamadım..içimde ukte kaldı..)