israil in haritadan silinmesi

entry35 galeri
    25.
  1. ümit şahin'in bianet'teki yazısına göre, saldırıların temelinde yatan korkunun ta kendisidir.

    "israil'in gazze'ye insani yardım malzemesi taşıyan aktivistlere yönelik kanlı saldırıları israil yönetiminin işgali sona erdirmeye ve filistinlileri insan yerine koymaya niyeti olmadığını bir kez daha kanıtladı. mevcut israil yönetimine "yeni yerleşimler inşa etme", "gazze üzerindeki ablukayı kaldır", "işgali bitir", "67 sınırlarına dön" gibi talepler iletmenin anlamı iyice tartışılır hale geldi ve israil'e tepki duyan çoğunluk israil devletinin varlığını sorgulamaya başladı.
    bu çoğunluğun yola çıkış teması ırkçı bir antisemitizm olabildiği gibi, solcu bir antisiyonizm de olabiliyor. hatta ideolojik olmayan bir öfke de... ama sonuç olarak mevcut israil devletinin yıkılması talebi ağırlık kazanıyor.
    işte bu, israil'deki mevcut rejimin en önemli propaganda silahı. yıllar önce, ikinci intifada sırasındaki intihar saldırıları sürerken haaretz gazetesine bir röportaj veren amos oz, "israil'in bu topraklarda kalıcı olamayacağı konusunda ben de endişelenmeye başladım" diyordu. yani sürekli israil'i eleştiren oz gibi bir yazar bile, suçu israil yönetiminde bularak da olsa, israil halkının kadim korkusunu hissediyordu.
    gerçekten de israil'de yaşayan yahudilerin çoğunluğunun ortak ideolojisi birkaç bin yıllık bir tarihi oluşturduğu varsayılan bu olayların yarattığı korkuyla biçimlenir. zamanında önce babil'e, sonra romalılar tarafından dünyanın dört bir yanına sürülmeleri yahudi mitolojisinin ve tarihinin yapı taşıdır. son sürgünden ancak iki bin yıl sonra kendilerine ait olan vaat edilmiş topraklara dönüp devletlerini tekrar kurabildiklerine inanırlar. davud'un devletini canlandırmışlardır yani. üstelik bu ağır bir soykırımın ardından olmuştur.
    israil'in en önemli milli ziyaret noktalarından biri ölü deniz yakınındaki masada'dır. ms 70 yılındaki son sürgünden sonra direnen bir avuç yahudi'nin son kalesi olan masada'nın ancak içindeki bütün insanların topluca intihar etmesiyle düştüğüne inanılır. "masada bir daha asla düşmeyecek" sözü israil'in milli sloganlarındandır. bu topraklardan bir kez daha atılabilecekleri korkusu, israil devletinin cinayetlerini meşrulaştıran bir motif halini almıştır.
    şu sıralarda iyice alıp başını giden israil propagandası işte bu korkuyu beslemeye dayanıyor. böylece israil halkında "bizi bu topraklardan atacaklar" korkusu iyice kök salıyor. topraklarında kalabilmek için her türlü şiddeti, militarizmi, hatta son olaydaki gibi akıl almaz gaddarlıkları kaçınılmaz bir mücadele biçimi olarak görmeye başlıyorlar. yani bizim filistin direnişi olarak gördüğümüz şeyin karşısına, bir tür israil direnişi yerleştiriliyor.
    böyle bir durumda gerçekten çözüm isteyen çevrelerin nedeni ne olursa olsun israil devletinin yıkılması gerektiğini vazetmeye devam etmeleri bir hata. her şeyden önce israil devletinin saldırılarını halkının gözünde daha da meşrulaştıracak bir hata.
    bunun yerine savunulması gereken şey mevcut israil rejiminin yıkılması gerektiğidir.
    arada fazla bir fark yokmuş gibi görünse de, fark var. devletin yıkılması, israil yurttaşlarının çoğunluğu tarafından üzerinde yaşadıkları ülkenin de ortadan kalkması, dolayısıyla tarihte olduğu gibi bir kez daha sürgüne gidecek olmaları şeklinde anlaşılıyor. oysa bugün doğru olan yaklaşım israil devletinin (ya da israil adını taşıyan bir ülkenin) varlık hakkını değil, ırkçı israil rejimini sorgulamaktır.
    israil'de 1948 yılında kurulan yeni devlet nakba'dan gazze saldırısına kadar filistin halkını etnik temizliğe tabi tutarak ve baskı altına alarak kök saldı. devlet terörizmi rejimin doğuştan gelen bir özelliğiydi. bugünkü israil devleti, ırkçı, militarist ve dinci bir rejime sahip. ama israil'in kurulduğu günden beri bundan başka bir rejim görmemesi, göremeyeceği anlamına gelmez.
    tıpkı güney afrika'daki apartheid rejimi gibi, israil'deki ırkçı rejim de yıkılabilir. mevcut devlet barış ve demokrasi yanlılarının hakim olduğu, işgalin bittiği, duvarların yıkıldığı, filistinle aradaki sınırların kaldırdığı bir tür israil-filistin ortak devletine veya federasyonuna dönüşebilir.
    böyle bir politikayı savunmak mevcut gayrımeşru rejimi mahkum ederken, israil devletinin varlık hakkını, dolayısıyla da yahudilerin o topraklarda kendi yönetimleri altında yaşama hakkını inkar etmemiş olur. yani ancak mevcut rejimi gayrımeşru ilan ederek uluslararası yaptırım uygulanmasını sağlayan, ama israil devletinin varlığını bundan daha fazla sorgulamayan bir politika sonuç verebilir. bunun için de önce siyonizm eleştirisi üzerine kurulu faydasız argümanlardan oluşan ideolojik bir dilden, uluslararası hukuk, insan hakları, ırkçılığın reddi ve barış gibi evrensel değerler üzerine kurulu fonksiyonel bir dile geçmek gerekiyor. bu aynı zamanda israil'in özellikle avrupa'da fütursuzca kullandığı antisemitizm silahını altetmenin bir yolu olabilir.
    bu ırkçı rejimin yıkılması için önce israil propaganda makinesinin elindekdeki silahları almak gerekiyor.(üş/eü)"
    0 ...