"adem, cesaret etti, onun selamına mukabele etti. ismini söyledi. "şeytan" diye mırıldandı, ışık, hava, su der gibi. secde gününden beri bu ismi ilk kez dilinin ucuna getirmiş, bu tekinsiz kelimeyi ilk kez söylemişti.
ismi vardı artık, öyleyse ismi varsa şeytan da vardı. ama onun ismini anınca, dili yanmadı adem'in, genzine bir ısırgan dolmadı. yer çökmedi, cennet gökleri yarılmadı. adem, şeytan konusunda neden bu kadar ısrarla uyarıldıklarını neredeyse anlamayacaktı.
cennetten henüz düşmemiş olan, kötünün lafzını bilip de manasına sırdaş olmayan, kelimesini bilip de kendisiyle yüz yüze gelmeyen biri için "şeytan" bile henüz o kadar tekinsiz bir kelime değildi." *